Yıl; 1997
Soğuk bir kış günü girdi dünyama dost ( Melike).
Kötü gün dostudur kendisi.
Ne zaman ihtiyacım olsa hep yanımdaydı.
98 yılında 2. veled dünyaya tahminlerimizden erken geldiğinde eşim şehir dışında bulunuyordu.
Doğumu haber alır almaz çıkıp gelmişdi dost.
O gün kendimi o kadar yalnız ve kimsesiz hissediyordum ki dostun varlığını o an yanımda hissetmenin ne demek olduğunu sözlerle anlatamam...
Hastaneden biz gelir alırız demişlerdi ama beklemeyip sabah erken saatte hastaneden çıkıp eve geldiğimi öğrendiğinde kızdığını hatırlarım:)
Daha sonra sevgili dost yurt dışına gitti 3-4 yıl orada yaşadılar.
Bir iki kez telefonla bir kaç kez de internet aracılığıyla haberleştik.
Onlar tekrar Türkiye'ye döndüklerinde beni bıraktığı gibi bulamadı.
Eskisi gibi olmadığım için sitemler etmeye başladı.
İçinde bulunduğum psikolojik durum sitemleri kaldıramadığından uzaklaştım o arkadaş gurubundan.
Onlar ( 4 arkadaşdık) bu uzaklığın nedenini hayatımdaki yeni arkadaşların varlığına bağlamışlar onlara sinir olmuşlar ( sonradan öğrendim) :))
Bir buçuk yıl öncesine kadar görüştük ama kopukluk vardı benden kaynaklı.
Sonra biz onlara 4-5 dakikalık araba mesefesine taşındık.
Bunu haber alır almaz çıktı geldi.
Sarmaş dolaş olduk:)
Konuşacak o kadar çok şey birikmiş ki zaman yeterli gelmedi.
O günden sonra sık sık görüşmeye başladık.
Çocuklarının sünnet mevlüdüne gittiğim de salonda yakın arkadaşı olduğunu öğrendiğim biri dikkatimi çekti.
Araya giren zaman içerisinde onunda hayatın da yeni dostluklar oluştuğunu anladım.
Bu arkadaşı ( Banu) öyle zarif, öyle güzeldi ki acayip kıskandım.
Nasıl kıskanmayım? ikisinin o kadar çok ortak noktası var ki...
O gün keşke üçümüz çok iyi bir dost olabilseydik diye düşünmüştüm
Başka bir şey isteseymişim:)
Şuan üçümüzün çok keyifli bir dostluğu var.Allah bozmasın ( AMİİİN)
Sevgili dost bana Aşk'ı verdi okumam için.
Eşim ve çocuklar başbaşa tatile giderlerken ben de tek başıma Konya'ya gidecektim.
Sonra içimden gitmek gelmeyince Konya'yı başka bir zamana ertelemiştim.
Aşk hakkın da konuşurken birlikte Konya'ya gitme kararı verdik.
Harika bir yolculuk yaşadık.
Konya'ya iner inmez in cin top oynarken bulduğumuz bir yerde kahvaltımızı yaptıktan hemen sonra hamam arayıp bulup hamam sefası yaptığımızı öğrenenler inanamadı...
Hamamı gördüğünde yüzündeki ifade "Ayşegül emin misin hiç bilmediğimiz bir yerde bu kadar kötü görünüme sahip bir hamama girmeyi düşünmüyorsun değil mi?" der gibiydi:) Ama sonra girişinin kötü görünüme aldırmayıp iyi ki çıkıp gitmemişiz demiştik.
Okul kaçkınları gibi bu ince minareli caminin karşısında çimlere oturup yaptığımız sohbet de unutulmazdı.O sohbetten sonra daha fazla yakınlaştık sanki:)
Dost ile her çarşamba dersi erken bittiği için bir bahane bulup görüşmeye başladık.
Sonra Banu da görüşmelerimize katılmaya başladı.
Artık her Cuma akşamı üçümüz çeşitli etkinlikler bulup biraraya gelip keyifli saatler yaşamaya başlamamız eşlerimiz tarafından kıskanıldı..
Sadece eşlerimiz değil çevremizdekiler tarafından da kıskanıldık:))
Moralimin bozuk olduğu bir bahar günü çık gel iş çıkışı Emirgan'a gidelim, dedi
Eşlerin bile haberi olmadan gizli saklı lale bahçesinde bir araya gelecektik.
Buluşmaya giderken hava kapalıydı.
Benim buğulu gözlerim ( biraz sulu gözümdür) dikkat çekmesin diye taktığım güneş gözlüklerine insanlar tuhaf tuhaf bakarken kendimi sevgilisiyle gizli saklı buluşmaya gidenlere benzettim.
O günden sonra dostun gizli sevgilisi oldum:)
Kendimi Çiya'da yiyeceğim kerepiç tatlısına hazırladığım bir Cuma akşamı onlar Çiya'nın iyi bir fikir olmadığını çocukları da getirmek zorunda olduklarını yakın bir yerde buluşmanın daha iyi olacağını söylediklerin de ben oyun bozanlık edip haftaya buluşalım o zaman dedim.
Sonraa ben tek başıma Çiya'ya gidip tatlımı yemeğe karar verdiğim an da dost aradı ne yaptığımı sordu.
Vallahi ben Kadıköy'e gidiyorum tatlı yiyeceğim, deyince bana ne bende geliyorum o zaman dedi ve çıktık birlikte gittik.
Yanımız da Banu olmadığı için suçluluk duyduk ve bu buluşmadan hiç bahsetmemeye karar verdik.
Benimle gizli saklı bir iş yapılmayacağını öğrendik hep birlikte...
Bir kaç gün sonra üçümüz bir araya geldiğimiz de ben herşeyi unutup Kadıköy olayından bahsettim.Sonra durumu farkedip kıvırmaya başladık.
Canım dostumuz o an bir şey demedi sonra msn iletisine "beni kırmamak için söylenmeyenleri farkettiğimde zekamın küçümsenmesi - işte benim için asıl kırıcı olan bu." diye bir not yazdığını gördüğümüzde nasıl kötü olduk anlatamam.Biz ettik sen etme halleri sergiledik:) Bizi affeden dostumuz için eşim "adresini ver, yazacağım bu kadar kolay sizi affetmeyip süründürmeliydi" demeye başladı.Tabi vermedim e-mail adresini:))
Bu bizim için ders oldu artık hiç birşeyi gizli yapmıyoruz:)
Sevgili dostum, 24 Kasım günü dünyaya gelmiş.İyi ki gelmiş dünyaya, iyi ki benim gizli sevgilim, yüreğime şifa bir dost olmuş.Bir zamanlar kıymetini anlayamadım.Bugün kardeş gibi, sevgili gibi..
Daha önce yaşadığım olumsuz dostluk deneyimleri bu iki güzel insanın kıymetini anlamam için yaşanmış gibi.
Bazen telefonu alırım onu aramak için elim tuşlara giderken telefon çalar ekran da onun adı:)
Bazen bir şey anlatırken şaşkınlıkla bakarız birbirimize aynı düşünüyoruzdur.
Geçen gece "Ays, sana bir şarkı göndereceğim dinlerken sen geliyorsun aklıma" dediğin de ben de kendisine bir şarkı göndermeyi düşündüğümü kaç gündür unuttuğumu söyledim.Ben göndermeyi düşündüğüm şarkıyı söylediğim de inanamadı onun bana göndereceği şarkı ile benim ona göndermeyi düşündüğüm aynı şarkıymış:)
Üçümüz de farklıyız birbirimizden ama bizi bir araya getiren çok fazla ortak noktamız var.
Birlikte geçirdiğimiz zamanlar çok keyifli ve özel anlardan oluşuyor.
Yakın zaman da üçümüz birlikte şehir dışına kaçamak yapacağız inşallah.
Allah ömür verdikce çeşitli etkinlikler de bir araya gelip,
Bu dostluğun hakkını vererek yaşamaya devam ederiz inşallah.
Biliyorum çok uzun oldu ama dolu dolu geçen o kadar güzel günleri paylaştık ki ancak bu kadar kısa yazabildim affola:)
Melzz, doğum günün kutlu olsun,
Hayat yolun ilk fotoğraftaki gibi rengarenk çiçek kokulu olsun Sevgili...
İkinizi de seviyorum iyi ki varsınız..