Takvimler 30 nisan pazartesini gösterirken çok tatlı, hoş sohbet, sıcak kanlı, samimi güzel bir insanla tanıştım:)
Belki onunda terazi burcundan olması sebebiyle bu kadar çok sevdim:)
Gülay arkadaşımızdan bahsediyorum:))
Gülay ile daha önceki planımız Balat civarını gezmekti...Yolda fikrimizi değiştirdik ve rotamızı Atatürk arboretumuna çevirdik.Atatürk arboretumu benim huzur bulduğum gizli sığınağım gibidir:)
Gitmek isteyen arkadaşlar için ulaşım bilgisine
buradan ulaşabilirsiniz.
Gülay o kadar hoş sohbet bir arkadaş ki saatlerce bıkmadan her türlü konudan konuştuk.Yani ben keyifle onu saatlerce dinlerim:)Tabi biz sohbeti fotoğrafla zenginleştirdik.
Bol bol fotoğraf çektik.
Ben bu gezimizde daha çok makro çalışması yaptım.Çiçek böcek çektim...
Atatürk arboretumu öyle huzurlu ve güzeldi ki gitmek, görmek, kokusunu derin derin içinize çekmek için şuan tam vakti...
Arboretum gezimizi trafiğe kalmamak için kısa kesik tekrar Anadolu yakasına geçtik.Hidiv kasrında öğle yemeği ile akşam yemeğini birleştirdik:) Yine sohbet eşliğinde yemeklerimizi yedik sonrasında lalelerin son demine yetişip lale fotoğrafları çekmeye çalıştık.Benim en sevdiğim lale bu fotoğraf oldu...Gülay'ın çektikleri arasında çok güzel laleler vardı ama henüz göremedik onları:)
Hidiv kasrında yemek ve fotoğraf molasından sonra soluğu otağtepe de aldık.Nasibimize kapalı bir hava vardı.Şansımıza gri bulutların arasından güneşin batmadan önceki son yansımalarını yakalabildim:)
Havanın soğuk olması sebebiyle otağtepe keyfini gün batımı eşliğinde sonlandırıp ertesi gün sabah kahvaltıda buluşmak üzere Gülay ile ayrıldık.
Yolda eşim ile yaptığım telefon görüşmesinde sabah erkenden Ankara'ya gideceğini öğrendim.Gülay'ı aradım hemen....Veee Gülay ile sabah buluşup bize geldik.Aceleden hazırlanmış özensiz bir kahvaltıdan sonra Ankara yollarına düştük:)
Yol boyu yine ben hiç susmadım.Gülay da dediğim gibi sohbeti keyifli bir arkadaş olunca yolculuk benim açımdan çok güzel geçti.
Ankara'da bizi sıcak ve 1. Mayıs kutlamaları bekliyordu:))
İstanbul trafiğinin gözünü seveyim, dedim:)) Ankara'da trafik felç durumdaydı.Biraz geçte olsa biz Hamamönü mahallesine ulaşabildik.Ben sokakları sevdim...En çok hoşuma giden şeyse restoranları işletenlerle sokak sakinlerinin samimi halleriydi.
Restoranlarda ellerine örgüsünü alan komşu ablalar benim çok hoşuma gitti.
İstanbul-Ankara arası yolculuk, sonrasında trafik ve sıcak üzerine birde sokak aralarında yaptığımız gezi sebebiyle bir hayli yorulduk.Restoranlardan birine kendimizi attık.Yemekler gerçekten nefisti...Ayrıca porsiyonlar gayet bol tutulmuştu...Ben Gülay'ın yediği makarnaya bayıldım.
Bu gezi sonrası köri baharatı hayatıma güzel bir giriş yaptı.Geçen gün evde makarnayı yapmaya çalıştım fakat yeni tatlara kapalı olan ev ahalisi hiç beğenmedi.Bende farklı lezzetleri seven arkadaşlarıma yaparım, diye karar verdim:)
Yemek sonrası dönüş yoluna geçtik.Yanlış hatırlamıyorsam Ulus'ta saat 18 gibi Gülay ile vedalaşıp ayrıldık.
Ben kuzenime gittim.Sağ olsun kuzenimde nefis bir sofra hazırlamıştı ama ben Gülay ile yediğim yemeği çok abartmıştım, diyemedim orada da yedim bolca:))
Gece 22 gibi eşim gelip beni aldı ve dönüş yoluna düştük
Dönerken yoğun sis sebebiyle araç kullanırken oldukça zorlandım.
En sonunda Kaynaşlı civarında bir tesise aracı çekip uyudum (sevgili daha yola çıkar çıkmaz uyumuştu) :))
Eve ulaştığımızda saat 4'e geliyordu
Yorucu ama oldukça keyifli bir yolculuk oldu
Gülay gibi güzel bir insanla tanışmak son günlerde bana verilen güzel bir hediyeydi:))
İlk Zeliha ile tanışmaya niyetlenmiştim ama ondan önce Havva ve sonrasında Gülay ile tanışmak nasip oldu:)
Her iki arkadaşımı da çok sevdim.
Bütün kalbimle Zeliha ile de en yakın zamanda tanışmayı diliyorum:))
Aslına bakarsanız ben selamlaştığım bütün arkadaşlarımla tanışmayı çok istiyorum.
Eminim bir gün tek tek tanışmak nasip olacak:)