2 Nisan 2012 Pazartesi

Sarıgöl- Utanç Günü

Sarıgöl adını ilk kez duyduğumda şehir dışında bir yer diye düşünmüştüm.
İstanbul'un merkezinde bir yer olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım.
Hakkında bir çok olumsuz bilgiyle karşılaştım.
Sarıgöl, Gaziosmanpaşa da roman mahallesi.
Nette dolaşan bilgilerde sokaklarında alenen uyuşturucu satışının yapıldığı, mahalleye polisin dahi girmekte zorlandığı gibi haberler yer alıyordu.
Bu mahalleye gitmek benim için ayrı bir önem taşıyordu 
Daha tam olarak iyileşmeden kalkıp böyle bir geziye gitmek çok mantıklı olmasa da arada mantık dışı şeyler yapmanın insana çokta zararı olmaz diye düşündüm.
Pazar sabahı veledi sınava bırakıp eve geldiğimizde ben kendimi inanılmaz bitkin hissediyordum
Yinede kalktım yemeklerini hazırladım ve saat 12 gibi evden çıkıp buluşma yeri olan Eyüp'e gittim
Şansıma trafik yoktu 30 dakikada ulaştım.
Öğle namazının vakti gelmişti.
Hem caminin içini çekerim hemde namazı kılar çıkarım diye düşündüm hareket saatine kadar camiye gittim.
Grubun yola çıkma vaktinin geldiğini görünce ben cemaatle namaz kılmak yerine namazımı kılıp dışarı çıkmaya çalıştım.
Kadınlar tarafında çıkışı kapatmışlar çıkmanın imkanı yok
Erkekler tarafından inen bir kaç kadını görünce o taraftan çıkış var sandım
Aşağı indiğimde onlarca erkeğin tam ortasında kendimi bulduğumda yaşadığım utancı tarif edemem.
Benden önce inenler buhar olup uçtular mı bilemiyorum avlu erkeklerle doluydu ve çıkmanın imkanı yoktu.
Erkeklerin en arka safına gittim namazın bitmesini beklemeye başladım
Ama gözlerim doldu 
Benim arkamdan çocuklu başka bir kadın ve kızı daha gelmişti
Erkekler farz namazlarını bitirince onlar erkeklerin önünden geçip gitti 
Bazı erkekler kızdı o kadına
Bilsek böyle bir şeyin ortasına düşeceğimizi çıkmayız herhalde
Çıktıktan sonra tekrar dönüş olsa geri gider gireriz oda mümkün değil
Cidden kendimi çok berbat hissettim.
Allah böyle bir utancı bir daha yaşatmasın...
Tam camiden güç bela çıkıp buluşma yerine gittiğimde bizim grup hareket etmişti
Önce Pier Loti'ye oradan da yürüyerek Sarıgöl'e gittik.

Sarıgöl'e girerken eminim herkes tedirgindi
Genelde gezilerde herkes kafasına göre hareket ederdi ama bu sefer gruptan kopmalar olmadı
Olmaması için grup yöneticileri çok emek verdi:)
Mahalle içinde gezerken herkes gördü ki bu kadar abartılıp korkulacak bir şey yok.
İnsanları çok sıcak kanlı, cana yakınlar.
Hepsinin yüzünde gülümseme vardı.
Niye geldiğimizi soranlara "sokakları geziyorduk sizin sokağı da merak edip geldik" dediğimizde "başka yer mi bulamadınız?" diye garipsediler
Kentsel dönüşüm sebebiyle evlerinin yıkılacağı haberini almışlar
Onun için geldiğimizi düşünenler bile vardı.
Aslında yaşadıkları yere ev demeye bile bin şahit gerekir
Derme çatma başlarını sokacak bir yerden ibaret "ev" dedikleri...

Bu gezide ben çok üzüldüm.
İnsanların yaşadığı yokluğa şahit olmak,
Birbirinden güzel çocukların okula gitmek istediği halde çalışmak zorunda kaldığını öğrenmek,
İnsana dokunuyor.
Gitmeden önce okuduğum bütün bilgiler silindi
Yerine çok daha farklı gerçek bilgiler yerleşti.
Evet, onlar bizden farklı
Çünkü onlar doğal, samimi
Onların hayatı bizden çok daha zor ama bizim yüzümüze güçlükle yerleştirdiğimiz tebessüm onların yüzünden bütün bu zorluklara rağmen eksik olmuyor.
Acaba kaçımız "iyi fotoğraf" yakalamanın ötesine geçip o insanların yüreğine dokunabildi, onların bizim yüreklerimize dokunabildiği gibi...
Kaçımız onların dünyasına girebildi? 
Dertlerini, sorunlarını yüreğinde hissedebildi?

Anlayacağınız dün benim için utanç günüydü
Önce kulluğumdan sonra insanlığımdan utandım....



 Bu yılın ilk lale görüntüsünü bir kabir üzerinde çektim.
 Bu tonton güler yüzlü amcam çok tatlıydı. Öyle güler yüzlü insanlar ki ifadelerine yerleşmiş doğal olarak...

 Bu kardeşimin uzaktan fotoğrafını habersiz çektim.Sonra gittim gösterdim istemezseniz silebilirim, dedim kalsın ne olacak dedi:)
 Sokakta bütün çocukların koşup aldığı şekerci amca

 Bu kızımızın hikayesi hüzünlü.3. sınıf öğrencisiyken okulda dayak yemiş.Öğretmene sonra müdüre şikayet etmişler bir faydasını görmemişler.Ailesi okuldan almış birinin yanında çalışması için işe vermişler.
Yaşıtlarının koşup oynadığı, türlü imkanlara sahipken şikayet edecek bir şeyleri olduğu yaşta Tuba çalışmaya başlayan bir çocuk....

8 yorum:

  1. merak ve hüzün duygularını bir arada yaşatan bir yazı.. ötekileştiren biziz onları; gerek öğretmen, gerek müdür gerek roman olmayanlar olarak..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısın...
      Romanlarla daha çok vakit geçirmek istiyorum bakalım nasip:)

      Selam ve sevgilerimle...

      Sil
  2. Cok guzel tesbitler olmus, merakla okudum, ellerine saglik.

    YanıtlaSil
  3. resimlerde yazılarda çok güzel,rica etsem fotoğraf makinanızın markasını bana yazarmısınız?teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim öncelikle:)

      Nikon d300s kullanıyorum şuan
      Ama blogda yer alan bazı eski fotoğraflar nikon d50 ile çekildi.

      Sil
  4. TEŞEKKÜR EDERİM...KENDİNİZE İYİ DAVRANIN:)

    YanıtlaSil
  5. ''Anlayacağınız dün benim için utanç günüydü
    Önce kulluğumdan sonra insanlığımdan utandım....''

    Kendinize haksızlık dolu cümleler,suçlamalar..
    Abartmayın, o kişi gibi erkeklerin önünden geçseydiniz tmm o zaman utanmak gerekirdi..

    YanıtlaSil