16 Ekim 2017 Pazartesi

Belki De Hayatın Altında Bizi Bir Armağan Bekliyordu

İstanbul'dan ayrıldım Ege kıyılarına geldim. Uygun şartları oluşturabilirsem buraya yerleşmeye niyetliyim. Geldiğimden beri Marmaris'in bir köyünde kalıyorum. Sezon bittiği için inanılmaz sessiz dingin bir atmosfer var. Hava mis! tam benlik... deniz ise görenleri kendine aşık edecek kadar muhteşem. İstanbul'da duydum ki hava soğukmuş biz burada balıklar eşliğinde hala yüzebiliyoruz :)
Su çok sıcak değil ama girilmeyecek kadarda soğuk değil.
Burada huzuru yudumladıkça "yerin de olsam giderdim" diyen yolumu aydınlatan kalbi güzele dua ediyorum. Hayatımın altı üstüne gelmişken oralarda kalsam kafayı yerdim şimdi kendi içime yolculuğa çıktım. Hayatımın altını üstüne getiren,  benim için nasıl güzel armağanlar saklamış onları arıyorum :)
Ben kalben inanıyorum şuan beni ve birçok sevenimi üzen durumun ardından aydınlık günlerin geleceğine....


Bu bölümü Marmaris merkezden yazıyorum.
Dün akşam geldim buraya. Eşyalarımı kalacağım aparta bırakıp kendimi sokaklara attım. Kapalı çarşısı geç saat olmasına rağmen açıktı. Sokaklarda yürüyenler, şarkılar söyleyenler, kumsala oturup balık tutanlar, kafelerde çay kahve yudumlayan insanlar arasında yürüdüm, durup dinledim, seyrettim...
Sabah erkenden kalkıp kendime çay demledim. Fotoğraftaki kahvaltıyı hazırladım... Daha önce buraya eklediğim kahvaltı sofralarının yanında ne kadar da mütevazi :))
O zamanlarda söylerdim; ne yediğinin, nerede yaşadığının hiçbir önemi yok. Önemli olan nasıl yediğin, nasıl yaşadığın.
Ben çayımı yudumlarken güneş dağların ardından yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. O an'a şahit olmak Mevla'mın bana en güzel armağanlarından...
Zihnim geçmiş veya geleceğe kaçıp gitse de onu şu an'a getirmekte zorlansam da içtiğim çayın, ağzıma aldığım lokmaların tadını, kokusunu hissederek, etrafımda uçuşan kuşların şarkısını duyarak, dağlardan gelen kokuyu, sabah melteminin o tatlı dokunuşunu hissederek an'da kalmaya çalıştım.

Durup düşündüğüm zamanlarda anlamsız şekilde hayatı kendimize zorlaştırdığımızı farkettim bir kez daha.
Dolaplara sığdırmakta zorlandığımız kıyafetlere gerçekte ne kadar ihtiyacımız var?
Veya evlerimizde ki eşya kalabalıkları mı bize hizmet ediyor yoksa biz mi onların hizmetindeyiz?
Evlerimiz kalabalık, gönüllerimiz kalabalık bunca kalabalık içinde kendimize ne kadar çok yer verebiliriz ki
Toparlayıp buraya yazmakta zorlandığım onlarca soru, düşünce, duygu seline maruz kalıyorum ama bu iyi bir şeymiş, öyle dediler yoluma rehberlik edenler :)

Buralarda eksikliğini hissettiğim şeylerden birisi internet bağlantım kısıtlı olduğu için film izleyemiyor olmam. Köy de sinemaya gitme şansım yoktu burada bu eksikliği sinemanın yolunu tutarak telafi edeceğim.Bak gördüğümüz gibi hiçbir şey boşuna değil bu hayatta :) Allah bizi bir şeyden mahrum bırakıyorsa vallahi bizim için arayıp bulalım diye bir hayır gizlemiştir oraya :))

Allah yolumuzu güzelleştirsin. İmtihan dünyasında kolaylıkla, acımadan/acıtmadan, kanamadan/kanatmadan yol alalım cümleten :)







5 yorum:

  1. Huzur kokan bir yazı. Huzurunuz daim olsun...

    YanıtlaSil
  2. Allah, yolumuzu güzelleştirsin. Amin. Yazı boyutunu büyütmeyi de unutturmasın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz hatırlatmaktan ben unutmaktan yorulmadık gitti :))

      Bu sefer dikkat edeceğim söz :)

      Sil
    2. :)) Mutlu pazarlar efenim

      Sil