12 Şubat 2013 Salı

Neler Yaptığım Ve DRI Tekniği

Uzun bir aradan sonra yine ben:)

Çok nadir evden dışarı çıkıyorum ama çıktığım zamanda hakkını veriyorum.
Geçen hafta bir akşam dışarı çıktım uğramadığım, görmediğim arkadaş bırakmadım.
Arada bir de güzel yerlere gidip hayatın keyfini çıkarıyorum.
Yine benim karagözlü yarimle zaman geçiriyorum çok nadirde olsa...

İşte karagözlü yar ile geçen zamanlardan birinde uzun zamandır denemek istediğim ama üşendiğimden, tembelliğimden bir türlü fotoğraf çekip de deneyemediğim teknik için kolları sıvadım...

Hava tam istediğim gibi yağmurluydu.Zemin ıslaktı ve güzel bir yansıma vardı...

Küçücük bir su birikintisinde nice güzellikler gizli:)

 Gelelim tekniğe...

Normal olarak fotoğraf çektiğimizde yukarıdaki gibi bir fotoğraf elde ediyoruz.
Karanlık bölgelerin aydınlık olmasını istediğimizde bu seferde binaya vuran yoğun ışık sebebiyle binadaki detaylar kayboluyor.Dolayısıyla bu tür yoğun ışık sebebiyle patlayan fotoğraflar kabul görmüyor.
İşte DRI tekniği hem karanlık bölgeleri aydınlatmaya hemde binadaki ışığı olması gerektiği gibi yansıtmamıza olanacak veriyor.

DRI tekniği benim çok hoşuma gitti. Uygulama kısmı Burada e-seminerden detaylıca anlatılmış seminer yaklaşık 1 saat sürüyor.

Kısaca en az 5 fotoğraf gerekiyor.
Bu fotoğrafları çekmeden önce uzun pozlama yapacağımız için ihtiyacımız olan şey tripot...
Dikkat etmemiz gereken en önemli konulardan birisi diyafram öncelikli modu kullanmak.
Ben S modunda çekim yaptığım için istediğim gibi bir sonucu alamadım.
Yinede ilk uygulama olarak pekte fena sayılmayacak bir fotoğrafa sahip oldum.
 Biraz daha uzun pozlama yapmam gerektiğini bilgisayar başına geçince gördüm:)
Küçüksu kasrı kapanmak üzereydi bu sebeple acele çekim yapıyordum farklı değerlerde çekim yapma şansım yoktu.

Yukarıda bu fotoğrafın orjinal hallerinden birisi yer alıyor.Arada 4 farklı değerde çekilmiş fotoğrafları tek tek birleştirerek ortaya böyle bir kare çıkıyor.
İkisini bir kıyasladığınızda aradaki farkı göreceksiniz.

Bu teknikle ilgilenmek isteyenler mutlaka e-semineri izlesin.Gerçekten çok güzel anlatmışlar.İçerisinde faydalı bilgilerde mevcut.
Sormak istediğiniz bir şey olursa da seve seve yanıtlarım:)

2 Şubat 2013 Cumartesi

Üsküdar Sokakları

İnternet bağlantımız da sorun var, nete girmekte güçlük çekiyorum.
Birde buna çocukların evde olması ve sürekli bilgisayara el koyma çabaları eklenince buralardan uzak kalıyorum.
Her fırsatta kitap okuyarak, ailem ve sevdiğim arkadaşlarımla sokak sokak dolaşarak zamanı değerlendiriyorum.

Dün yine bizimkilerle -Mine, Cumhur- Üsküdar'da buluştuk....

Cuma vaktini olması gerektiği gibi değerlendirdikten sonra fotoğrafa zaman ayırma vakti gelmişti..

Valide sultan camisinin avlusunda 80 yaşını aşmış, geçimini ayakkabı boyacılığıyla sağlayan bu güler yüzlü amca ile bir hayli uzun zaman geçirdik.
Böyle insanlara hayranlık duyuyorum...
Ben fotoğrafını çekerken amcam her defasında yüzünü bana çevirip bakıyordu.Mine çekmeye başladığında işine dönüyordu.En sonunda Mine isyan etti:)) Amcam "seni mi kıracağım" dedi ve başındaki beresini yukarı kaldırıp yüzünü daha iyi görmemiz için bize iyilik etti.
Cami cemaati amcanın yıllardır burada olduğunu, işini çok iyi yaptığını söylediler.Tatlı sert bir yanı vardı amcanın:)



Cami sonrası rotamız paşalimanı restoranı oldu...
 Bu martıların tepemizden gagalarındaki suları üzerimize damlatmalarına aldırmadan boğaz havasını içimize çekerek yemeğimizi yedik.
 Mine ile ikimiz permesan peynirli dağ mantarlı taze makarnayı isminden ve içeriğinden etkilenip sipariş verdik.Lezzetliydi...
Cumhur diyet yaptığı için garibim salata ile idare etti:)
Yemek faslında konumuz doğal olarak yeme içme üzerineydi.Bu muhabbet sonrası yine ortak bir hayalin peşine düştük.İnşallah en yakın zamanda bu hayali gerçekleştirebiliriz:)

 Yemek sonrası Salacak tarafına geçmek için düştük yollara. Yerdeki su birikintisini görür görmez yansıma avına başladık.Yoldan gelip geçen insanlar anlamsız bir ifadeyle bize bakıyorlardı.Eğer yansıma peşindeyseniz bu tür garip bakışlara alışmak zorundasınız:)
Bazıları suda balık olup olmadığını bile sormuş:))


 Hava günlük güneşlik gibi görünse de insanın feleğini şaşırtan bir ayaz vardı.Haliyle  boğaz havası üşümemize sebep oldu -en çokta ben üşüdüm- sahildeki simit sarayına gidip kız kulesi manzarası eşliğinde çaylarımızı yudumladık...Simit sarayı güzel ve ferahtı...İlk kez gittim. Beğendim...
Gezinin en başında mavi saate kalıp kız kulesi fotoğrafı çekme planımız vardı.Bizimkiler mavi saate kalmak istemediklerini söyleyince ben kalırım abi, dedim
Fakat arkadaşlarım ayrılırken onlarla birlikte bende evime dönmeye karar verdim. Gün batımı nefisti.Gökyüzü görsel bir şölen hazırlığındaymış da bizim haberimiz yoktu.Bu şöleni bizimkiler köprü üzerinde görüyorlar "Ayşegül bu manzarayı görünce bizi öldürecek" diyorlar.Yolculuk süresince benim karşımdaki gökyüzünde herhangi bir şey yoktu.Arabadan inmem ile birlikte gökyüzünü bir gördüm ama nasıl kahroldum.Anında Cumhur'u aradım katliniz vacip, dedim:)
Sonra Mine'yi aradım daha bir şey dememe fırsat vermeden neden aradığımı anladı:))

Ne yapalım nasipte yokmuş.Son günlerde gökyüzü muhteşem renklere bürünüyor.Hani olur ya dışarılarda zaman geçiriyorsanız arada bir gökyüzüne bakınız bizim gibi görsel şöleni kaçırmayınız:)

Bu akşam bir nişan çekimi için karşıya geçeceğim
Bense hiç bir hazırlık yapmayacak kadar rahatım:)
Yarında ailece iki arkadaş şehir dışına kaçmayı planlıyoruz nasipse.
Nişandan geleceğim yarın için hazırlık yapacağım.
Ben iflah olmam.Her işimi son dakikaya bırakmazsam olmuyor:)

Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle...