6 Eylül 2013 Cuma

Mevsimlerin En Güzeline

Sen nefesimi kesen bir güzellik,
Ruhuma şifa,
Renklerine, kokusuna mest olduğum,
Ayrı kaldığımızda özlemle beklediğimsin.
Seninle doğdum yine seninle ölmeyi dilediğim duamsın.
Sana yeniden kavuşmayı nasip eden Mevlaya şükürler olsun
Zaman şimdi benim için hasretle beklediğim seni doyasıya yaşama vaktidir.

Mevsimlerin en güzeli SONBAHAR, hoş geldin:)


4 Eylül 2013 Çarşamba

Gözü Sulu Biri Olmak


Dün eski ev ile resmen ilişkimizi sonlandırdık. Sevdiğim her şeye bağımlılık geliştiren bir yapım var. Dün boş odalarda dolaşırken hiç bir şey hissetmedim. Durup ne hissettiğimi belkide hiç düşünmek istemedim...
Yaşadığımız süre içerisinde komşularımızla ilişkilerimiz mesafeliydi. Kimseye gidip gelmişliğimiz yoktu ama özellikle alt ve üst kattaki komşularla helalleşmek gerekiyordu. 
Üst katımdaki ablayı gidip gelmesem de çok seviyordum. Çok iyi niyetli, güler yüzlü baktıkça içinizin ısınacağı güzel bir insandı. 
Dün ilk önce onun yanına çıktım. Helallik isterken benim gözyaşları yağmur olup aktı. 
Şu satırları yazarken bile gözlerimin dolduğundan emin olabilirsiniz:))
Dün benim için pekte iyi bir gün değildi. Sabahtan başlamıştı hüzün. Bu hüzne bir çok sebep vardı. En son akşam vakti yaşadıklarımın hepsi toplanıp sevdiğim komşu ablanın karşısında gözyaşı olup döküldüler içimden...
Akşam yemekte Salih'e olayı anlatırken de yine o anı tekrar yaşıyormuş gibi yağmur gibi gözyaşlarım dökülmeye devam etti:)
Bir iki yıldır bu gözü sulu hallerim pek görülmüyordu.Ne olduysa 5-6 aydır yeniden gözü sulu hallerime büründüm. İzlediği komedi filminde bile hüzünlenip insan ağlar mı? ben ağlıyorum
Kendimi bildim bileli böyleyim.
Yıllar sonra babamı gören ilkokul öğretmenimin ilk sorusu "hala gözü sulu birimi" olmuş:)

Gözyaşları kalpteki zehrin dışa akmasıdır bana göre.
Bazen özlemden,pişmanlıktan,kederden,hüzünden, 
Bazende mutluluktan dökülen gözyaşları aktıkça insanı rahatlatır...

Allah hüzünlü kalpleri severmiş... Kalbinde hüznü demleyenlerden olmak dileğiyle....

6 Ağustos 2013 Salı

Taşınıyoruz


Bayram haftasına nasipse taşınıyoruz...

Uzun zamandır ev arayışlarımızın sonunda biraz sorunluda olsa Allah'ın izniyle geçen hafta evi alabildik.

Bu süre içerisinde başka bir ev beğenip kaparo verdik ve Salih emlakçıya kızıp verdiği kaparoyu yaktı.
Yine Salih ev almamak için türlü bahaneler ve engeller çıkardı önümüze ama sonuçta benim inadım onu yendi:)
Zaman zaman eve parça veya dosya almaya-bırakmaya gelen şirket elemanları bu binayı komple bize ait sanıyormuş.
Yıllardır Salih'in yönetici olarak çalışması ve şuan şirketin ortağı olması elemanların öyle düşünmesine sebepmiş.
Ah be kardeşim neredeee binayı bırak bir dairemiz bile yok burada diye takılıyorum.
Ev sahibi olmaya karşı bir adamla evli olunca inatçı olmak gerekiyormuş geç öğrendim:)

Bu kadar uğraştıktan sonra herkes benim çok sevineceğimi, heyecanlanacağımı düşünüyormuş ama bende heyecan da sevinçte yok!
Bende daha çok endişe duygusu hakim
Büyük bir evden küçük bir eve taşınıyoruz.
Neyi nasıl sığdıracağım, nelerden vazgeçmeliyim düşüncesiyle yoruyorum zihnimi
Tabi birde taşınma işi hemen bayram sonrası Emin'in evi ile aynı zamana denk gelip iki evin yerleştirme işlerini düşündükçe bende ne sevinç kalıyor nede heyecan:))

Tüm bunlara ilave olarak ev sahibi kontrat yenilendi -otomatik olarak yenileniyor- ben karışmam kiracı buluncaya kadar kirayı ödemeye devam edersiniz diye söyleyince boşu boşuna kira ödeyecek olmamız can sıkıcı bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Aşırı bir sevinç ve heyecan göstermememin sebepleri arasında bu dünya hayatında amelimiz dışında hiç bir şeyin sahibi olmadığımız gerçeğini benimsemiş olmamda var.
Bana ait olmayanlar için üzülmeye de sevinmeye de gerek yok diye inanıyorum.
Allah sağlık, huzur versin gerisi hikayeymiş bu olayla buna daha çok inandım iman ettim:)
Bu kadar ruhsuz olmam ailem ve arkadaşlarım tarafından garipsenince kendimi sorgulamaya başladım yeniden:))

Mevlam cümlesinin gönlünden geçen arzularına hayırlısı ile kavuşmayı nasip eylesin.
Hepsinden önce bedenlerimize sağlık, gönlümüze huzur ihsan eylesin...

Yorumları okuyorum...fırsat buldukça arkadaşlarımı ziyaret edip yorumda bulunuyorum.Bulunamadığım arkadaşların affına sığınıyorum....





1 Ağustos 2013 Perşembe

Özlemişim

Özlemişim martılarla dans etmeyi, yağmurda ıslanmayı, toprak kokusunu, patlamış mısır kokusu eşliğinde bir film izlemeyi, sessiz sakin kuytu bir köşede kuş sesleri arasında kitap okumayı, telaşsız sakin bir iki gün geçirmeyi....Özlemişim...

Şuan bunları yazmak yerine benim çoktan Pendik'te olup işimi hallediyor olmam gerekiyordu. Bir ses, bir güç engelliyor....içimden gitmek gelmiyor bende sallanıyorum:) 

Bugün telaşlı ve özlem dolu bir gün benim için.
Dualarınızı esirgemeyiniz 
İnşallah bugün her şey hayırlısı ile sonuçlanır 
yaz yağmurları arasında ben görevlerimi yerine getirmek için yollara düşeyim....

Ruhunuzun dinlendiği, gönlünüzde sevgilerin demlendiği güzel bir gün dileğiyle sözü martılarıma bırakayım:))





29 Temmuz 2013 Pazartesi

Kısaca Bugünlerde Hayat



Dün akşam iftar soframızı arkadaşlarımız şenlendirdi. Bu seneye kadar bütün iftar davetlerinde ben kendimi paralar, sürekli koştururdum. Bu sene öyle olmadı. Geçen hafta kızlar geldiğinde öğlen saat 2 gibi eve gelip hazırlık yapmış üzerine birde iftar öncesi Melike ile sohbet edecek bayağı bir zamanım olmuştu.
Tabi bunda gelenlerin misafir değil artık ev halkından biri gibi görülüyor olmasınında etkisi var.

Salih 10 gündür evde.İlk kez işten atılmanın nimetlerini tadıyorum diye seviniyor.Bugüne kadar hep kendisi istifasını verdiğinden tazminat ve ihbar izinleri gibi haklarından faydalanamamıştı.Şimdi şirket kapandığı için bu haklarını kullanıp izine çıktı. Salih'in evde olmasını seviyorum. Evde olmasının avantajlarından birisi de iftara misafir alabiliyor olmak. 
Salih çarşamba şuan çalıştığı iş yerine veda edip perşembe günü yeni işine başlayacak inşallah.

Bayram sonrası Emin İzmit'e taşınıyor.Buda demektir ki artık arada bir İzmit'e gitmek için bahanem hazır:)

Bunlar dışında da hayatımızda bazı değişiklikler var... Mevlam her yeni değişimi hakkımızda hayırlı eylesin...

Ramazan'ı şerifin bu son günlerini Mevla hakkıyla geçiren kullarından eylemesi dileğiyle...

28 Temmuz 2013 Pazar

Benim Hakkımda:)

Sengül abla geçenlerde beni mimlemiş ama bir türlü soruları yanıtlayamamıştım. Bilgisayar başından ayrılmadan önce hazır hatırlamışken cevaplayayım.

Ben Kimim? 

Kısa bir moladan ibaret olan dünya hayatında düşe kalka ilerleyen bir Allah kuluyum...

Bloğumun Adı Nereden Geliyor?

Rahmetli abime bir gün ben blog açacağım isim olarak ne önerirsin diye sorduğumda önerdiği isimler arasından gezginay ismini beğenip bloğumun adını koymuştuk.

Blog Açmaya Nasıl Karar Verdim?

Aslında geriye dönüp baktığımda yine rahmetli abimin daha blogların Türkiye de yeni yeni adının duyulmaya başladığı günlerde blog açmamı önerdiğini hatırlıyorum. Onun yardımları doğrultusunda bir blog açmıştım ama ben kullanma özürlüsü olarak arşivin tozlu rafları arasında o bloğu unuttum:)
Bu bloğuma da yaşlandıkça hatırlamakta güçlük çekeceğim günlere hazırlık olarak devam ediyorum

Kişiliğim

Biraz tembelim sanki...
Daha doğrusu bir insanın 1 haftada yapabileceği işleri ben bir iki güne sığdırınca kalan günleri tembellik ederek geçiriyorum:)

Çok inatçı ve dik kafalı biri olduğum söyleniyor...

Kaderciyim...Kadere razı olan kederden emin olur görüşü gönlüme huzur verir.

Çok kolay affederim....Ölümlü dünyada affetmeme lüksümüz olmadığına inanıyorum.

Hoşlandıklarım

Gecenin sessizliğinde kendi sesimi dinlemek...Kahve kokusunda kaybolmak...Bilmediğim şehirlerin hiç bilmediğim sokaklarında gezinirken insanların iç dünyasında dolaşmak... Hoşlandıklarım listesinde yer alır.
Bu listenin başına elbette fotoğraf aşkımı, müzik tutkumu eklemek gerekir:)

Hoşlanmadıklarım

Kendini beğenen her şeyin doğrusunu ben bilirim havalarında olan insanlar benden uzak Allah'a yakın olsunlar.
Çevreyi kirleten insanlara ayrı bir gıcığım var. Bir gün çekirdek kabuklarını sokağa atan, arabasındaki çöpü yola savuran insanlarla mahkemelik olma olasılığım muhtemel görünüyor.

En çok sevdiğim makyaj malzemem

Kalem

Çantamda Olmazsa Olmazım 

Fotoğraf makinem...

En Son Okuduğum Kitap

Uzun zamandır kitap okuyamıyorum...Şuan Nar ağacını okumaktayım...

Sengül ablam teşekkür ederim:)







19 Temmuz 2013 Cuma

İsmimin Tam Olarak Hakkını Verdiğim Bir Gün

Evvelsi gün yurt dışından arkadaşım geldi.Gelmeden önce eşi "Ayşegül bütün camileri gezdirir sana" demiş.Bizde dün sabah 9 da buluştuk İstanbul sokaklarında kendimizi kaybettik...

İlk olarak vapur ile karşıya geçtik....Gökyüzü tek kelimeyle muhteşemdi.Başımı kaldırıp yukarı her baktığımda mutluluğum kat kat artıyordu. Gökyüzüne bakarken garip hal ve davranışlarda bulunuyorum:))

 Tramvay ile Sultanahmet'e çıktık. İlk durağımız yerebatan sarnıcı oldu. Tarih konusunda berbat olduğumu biliyordum da durumumun bu kadar vahim olduğunu tahmin etmiyordum. Turist rehberlerinden edineceğim:)



Sarnıç ziyareti sonrası soluğu Sultanahmet camisinde aldık. Vaktimiz kısıtlı olduğundan ziyaretlerimizi kısa tuttuk.

Dün şansımıza hava serindi.Serin havaya rağmen yazık bütün kediler benzer hallerde buldukları gölge alanı ele geçirmiş uyku moduna geçmişlerdi.


Sultanahmet sonrası yürüyerek Beyazıt'a gittik. Sahafcıları gezdik.Arkadaşım öğrencileri için kitaplar aldı.
İstanbul üniversitesine doğru yürürken karşımıza kitap fuarı çıktı.Haberim vardı ama tamamen hafızamdan silinmiş. Ah ahhh vakit olsa da saatlerce fuarda zaman geçirsem diye iç geçirdim:) Nazan Bekiroğlu'nun nar ağacı isimli kitabını aldım. 2 tanede tasavvuf kitabı almak nasibimde varmış.

Fuarda geçen ruha şifa zamanlar sonrası yeniden düştük yollara...
Süleymaniye camisinde Kanuni Sultan Süleyman ve ailesinin bulunduğu türbeleri ziyaret ettik.Camide okunan Kur-an ziyafetinden nasiplendik. Turistlerin kutsal mekanlarımıza gösterdiği saygıyı yerli halkında göstermesini dileyerek camiden ayrıldık.

Arkadaşıma İstanbul manzarasını tepeden göstereceğim konusunda sözüm vardı.Nereden bilirim Ramazan sebebiyle kafelerin kapalı olduğunu...Ağa kapısı ve mimar sinan kafeleri iftara kadar kapalıymış.Bizim kafeyle işimizin olmadığını sadece manzarayı seyredeceğimizi söylediysek de kapılar açılmadı.Bu iki kafenin sahiplerini takdir ettim.Allah daha çok versin...

Biz yinede açık bir kafe bulduk...Masa ve sandalyelerin şiddetli rüzgar sebebiyle etrafa savrulduğu bir terasta kısada olsa zaman geçirmek güzeldi.

Yine yürüyerek Eminönü'ne indik....Kız kulesine gitmek için daha önce gittiğimiz yerlerde zamanı harcama konusunda çok cimri davrandık ama Eminönü'ne gelip birde kumaşçıların olduğu sokağa düşünce dünyayı unuttuk kız kulesini daha sonraki programa bıraktık...
Alışverişimizi de yaptıktan sonra Yeni camiyi de ziyaret edelim dedik.
Niyetimizde sadece 5-10 dakika zaman geçirmek vardı.Bu niyet muhteşem Mevlid-i şerifi dinlemeye başladığımız an bozuldu. İftar için bizi bekleyen arkadaşlarımız olmasa gün batana kadar kalırdık kesin.

Gönlümüz camide kalarak düştük yeniden yollara.Geldiğimiz yoldan tekrar Maltepe'ye döndük. Daha metroda bitik vaziyetteydik. Elimizde alışveriş çantaları, yorgunluktan ölmek üzereyken arkadaşlarımızla buluştuk.Tesadüf misafirimiz bizim rezervasyon yaptırdığımız restoranda bir gün önce yemek yemiş...yemekleri beğenmemiş...Nasibimizde neresi varsa, dedik bulduğumuz bir restorana attık kendimizi.

Yok henüz günü bitirmedik:)

İftar sonrası arkadaşlarla Çamlıca'ya çıktık.Niyetimizde kahve içmek vardı...Olmadı...İstanbul ışıklarını seyreyledik bir süre...Sonra Çamlıca'da oturan arkadaşımıza gittik kahvelerimizi orada içtik.
Sabah işe gidecek olan arkadaşımızı daha fazla uykusuz bırakmamak adına dağılalım dedik.Arkadaşları evlerine bıraktık. Misafirimizle birlikte eve doğru gelirken önümdeki araç kamyona arkadan fena vurdu.Aracın önü dağıldı.İçerisindeki yolcunun kafası kanlar içindeydi.Trafiği daha fazla tıkamamak için ben bulduğum bir aralıktan geçip yola devam ettim.Allah sevdiklerine bağışlasın inşallah önemli bir şey olmamıştır...

Misafir arkadaşımı baba evine bırakıp döndüm kürkçü dükkanına.Eve geldiğimde sahur vaktiydi. Bunca şeyin üzerine sahur hazırlamak değilde oturup yemesi resmen eziyet oldu:))

Görüldüğü gibi makinenin hamallığını yapmaktan başka bir şey yapmadım:) Bu gördükleriniz dışında hiç fotoğraf çekmedim.

http://instagram.com/aysakurt bir kaç tanede burada var.

Bugün arkadaşımla tekrar buluşuyoruz Anadolu yakasını gezeceğiz inşallah.
Gezmek iyi hoş güzelde yemeden içmeden gezince çokta zevkli olmuyor..

Salı gününe kadar koşturmaya devam...İnşallah salı günü fotoğraflarını çekeceğim doğum sonrası bir kaç gün dinleneceğim...



14 Temmuz 2013 Pazar

Pazar

Fotoğraf 2009 yılına ait

Dün Salih ile Pendik pazarına gittik.

Sadece sebze bölümünde gezindik bu bile adamı yordu dayanamadı alışverişi yarıda bırakıp gitti arabada beni bekledi:)
Halbuki çok hızlı alışveriş yaparım ama beyler normal kadınların ne kadar zaman harcadığını bilmediğinden benden şikayet ediyorlar.

Akşamda eve gelince sofrayı serdim kış için aldığım barbunyayı önlerine koydum ben yemek hazırlarken siz temizleyin, dedim:) Akşama kadar bilgisayar başında oyun oynayıp yatma dışında bir şey yapmıyorlar işe yarasınlar biraz:) Haklarını yemeyeyim Ramazan geldiğinden beri sofrayı beraber hazırlayıp beraber kaldırıyoruz.Gelinlerimi düşünüyorum bütün çabam onlar için:)
6 kilo barbunyanın yarısı yemekten önce kalanı da yemek sonrası ayıklandı.
Oturdukları yerden televizyon izleyerek kendilerini hiç yormadan yaptıkları bu işin çok yorucu olduğu konusunda uzun uzun şikayet ettiler.

Erkekler birde biz kadınlara dırdırcı diyor
Yeminle bizim yaptıklarımızı yapsınlar dırdırın alâsını etmezlerse ne olayım:)


11 Temmuz 2013 Perşembe

Ortaya Karışık

Çok uzun zamandır paylaşımda bulunmayınca bir hayli fotoğraf birikmiş.Çiçek ve ördek fotoğrafları bir sabah erkenden kaçamak yaptığım arboretum gezisinden. Yansımalar tuz gölünden...eski fotoğraflarımın arasından buldum.İlk çektiğim zamanlar beğenmemişim oysa çok güzellermiş sonradan fark ettim:)






10 Temmuz 2013 Çarşamba

Hatay'da Akşam Yemeği

 Geçen hafta memleket ziyaretinde bulunduk.Bu ziyaretimizde yine Arsuz'a uğradık. Bir iki gece konaklamayı düşünüyorduk ki kardeşimde ailesi ile gelince ertesi gün onlarla tekrar Osmaniye'ye dönmeye karar verdik.
Arsuz'da konakladığımız gece akşam yemeği için Hatay yollarına düştük.Beylerin aklında Arsuz-Hatay arası 50 km falan diye kaldığından itiraz etmemişlerdi ama yola düşünce şikayete başladılar çok uzun sürdü diye:)

 Yolda eniştemin aracında sorun çıkınca Salih ile birlikte sanayiye gittiler. Oradan da Salih'in arkadaşı ile buluşup iş yemeğine gittiler.

Bende çocukları alıp Harbiye'ye akşam yemeğine götürme görevini üstlendim...Her şey bu görev sonrası başladı..

Şoför koltuğuna geçtiğimde yakıtın bitmek üzere olduğunu fark ettim. Yolda alırız dedim sorun etmedim. Şehrin içinde de mutlaka benzin istasyonu bulunur diye düşündüğümden oldukça rahattım ta ki 3 km gidecek yakıtınız kaldı, uyarısını görene kadar:)

Bir yandan Harbiye yolunu bulmaya çalışıyorum diğer taraftan istasyon arıyorum. Yolda bulduğumuz ilk kişiye  önce benzin istasyonunu sonra Harbiye yolunu sorup öğrendik. 
O kadar yol gittik bir türlü Harbiye'ye ulaşamadık. Arabadakiler huysuzlandı, açıktılar, kaybolmaktan korktular ama sonunda geçte olsa ulaştık. 

İlk restoranı beğendiler girdik yemeğimizi huzur veren su sesleri arasında yedik.Çıkışta hesabı ödemek için kasaya gittiğimizde güzel bir sürpriz bekliyordu bizi!

Salih ayrılırken yanımda nakit olup olmadığını sorduğunda var dedim ama yeterli nakit yokmuş!
Restoranlar sezonluk olduğu için kart geçmiyormuş! kız kardeşim zaten hayatta yanında çanta, cüzdan taşımaz... çocuklara döndüm "dökülün!" dedim:))
Şükür onlarda hesabın üzerini tamamlayacak kadar nakit varmış:)

Harbiye'den ayrılıp dönüş yoluna geçtiğimizde Habibi Neccar camisini çocukların görmesini istedim.Camiye ulaştığımızda cemaat yatsı namazından çıkıyordu.Son dakika türbe ziyaretini de gerçekleştirmeyi başardık.
Türbe ziyaretinden sonra beylerle buluşacağımız mekana doğru giderken ben bir yandan da açık künefeci arıyorum:) restoranın yemeğini ve mezelerini beğenmediğim için künefeyi şehir merkezinde bir yer bulur yerim diye düşünüyordum nerdeee
Künefeci ararken yolu şaşırdım. Soldan girmem gereken yola girmeyip sağa girince olanlar oldu.
Beyler benim nerede olduğumu bir türlü anlayamadı birde yanlarında Hataylı arkadaş var
Ben nerede olduğumu az çok biliyorum ama beylerin nerede olduğunu bilmediğimden gidemiyorum. Kavşakta sağa arabayı çekip beylerin gelmesini beklemeye başladık. Yolun diğer tarafında adamın biri duruyor...Bizimkiler adamın arabayı incelediğinden, plakayı aldığından bahsediyor ama ben gülüyorum fazla film izlediklerini söylüyorum.Adam biriyle telefonla konuşurken tekrar plakaya bakmış bizimkiler iyice tedirgin oldular ama ben hala çok rahatım.
Çok geçmedi yanımıza ekip gelince anladım ki bizimkiler haklıymış o yanda duran adam bizi polise şikayet etmiş.
Sorgu suale çekilirken polis ile diyaloğum da komikti.
Hatay'da halkın bu kadar tedirgin olabileceğini düşünememiştim.
Yaşanılan kötü olayların sonucu bu
Allah orada yaşayanların yar ve yardımcısı olsun gerçekten zor

Gecikmelide olsa beyler ile buluşup dönüş yoluna geçtiğimizde hepimiz yorgunduk...

9 Temmuz 2013 Salı

Ramazanı Şerif Hayır Ola


Mevla hakkıyla Ramazanı Şerifi yaşayan kullarından eylesin.

Kirlenmiş, pas tutmuş gönüllerimiz mübarek Ramazanı şerif hürmetine temizlenip aklansın.

Rabbim bütün gönüllere huzur versin.

Ramazan'ı şerif hayır ola...

31 Mayıs 2013 Cuma

Süleymaniye'den Bir Kare

Cuma günümüz mübarek dualarımız kabul olsun

Geçen aylarda Sadettin Ökten hoca ile yapılan bir röportajının fotoğraflarını çekmiştim.
O güne kadar Sadettin Ökten hoca hakkında hiç bir bilgim yoktu. 
Röportaj öncesi ufak çaplı hakkında bilgi edinerek kendisini tanımaya çalıştım.
Videolar izledim...
İzlediğim, öğrendiğim her bilgi karşısında Sadettin Ökten hocaya karşı saygı ve sevgim arttı.
Röportaj sırasında sevgim hayranlığa dönüştü.
Sadettin hoca Süleymaniye'ye karşı farklı bir sevgi ve ilgi besliyordu.
Süleymaniye o güne kadar benim hiç ilgimi çekmemişti.
İstanbul'a ilk geldiğimiz yıllarda bir kez gidip ziyaret ettiğim bir camiden ibaretti benim için.
Sonra kendimden utandım...
Kendi tarihime bu kadar uzak kaldığım için kızdım.
Hani diyorum ya hiç bir şey sebepsiz değil bu hayatta
Benim o röportajın fotoğraflarını çekmemin arkasında yatan en büyük sebep ilgisiz kaldığım tarihimi öğrenme vaktimin gelmesiydi bence.
Biraz geç oldu ama olsun hiç öğrenememekten iyidir:)

Geçen hafta Mine'nin davetiyle gittiğim Süleymaniye'den en sevdiğim karelerden birisi

Fotoğrafın exif bilgilerini de paylaşayım

11-16 mm tokina objektif kullanıldı.

Odak uzunluğu 11 mm

F durağı; f/3.2 

ben tripotsuz çektiğim için zorunlu olarak bu değerlerde çekim yaptım bu sebeple bazı alanlarda netlik sorunları var...tripotu yanında olan arkadaşların f/8 değerlerinde çekimi yapması her alanda netlik sağlayacaktır.

ISO 640

Perde hızı 1/80 sn

Sevdikleriniz güzel ve huzurlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle....




30 Mayıs 2013 Perşembe

Öylesine

Bu hayatta hiç bir şey boşuna olmuyor
Her şey bir düzen ve ahenk içinde ilerliyor
Şikayet etmeden sabır ile beklemek gerekiyormuş, öğrendim
Hayal kırıklığı yaşadım çokça
Karşımdakilere kızdım, gücendim, suçladım...
Kendi iç dünyama çekildim
Yalnızlık zor, diyorlar
Kalabalıklar içinde bile kendinizi yalnız hissetmeye başladığınız noktada gerçek manada yalnızlık yaşanması gerekiyormuş.
İç dünyama çekildiğim günlerde bir çok farkındalık yaşadım.
Suçladığım, kızdığım, beni hayal kırıklığına uğratan herkese en güzel çiçeklerden oluşan kocaman bir buket ile göremediklerimi gösterdikleri için, farkında olmadıklarımın farkındalığını kazandırdıkları için teşekkür etmeliyim...

Bir teşekkür de Zeliha'ma

Çok güzel bir kitap seçimiyle farklı bir pencereden bakmamı sağladı. Kötü günlerimde okumaktan keyif aldığım, okudukça ruhumun huzurla dolduğu anlar yaşadım...

Ve Mine...

Fotoğraf sebebiyle bir araya gelmeye başladığımız güzel arkadaşım...Nereden bilirdim fotoğraf vesilesiyle başlayan arkadaşlığımızın hayatımı yeniden yönlendireceğini:)

Mevlam olumlu veya olumsuz davranışlarıyla benim hayatımı anlamdıran herkesin gönlünden geçen hayırlı dualarını kabul eylesin.



Dün akşamdan beri Ömer Faruk Tekbilek dinliyorum..Dinledikçe daha çok seviyorum... Dinledikçe bugüne kadar dinlediğim bir çok müzik türüyle ruhumu beslemek yerine nasıl zehirlediğimi görüyorum...

Çok sevdiğim bir arkadaşım sahilde beni bekler, bense burada karalamalar yaparım:)

Cümlemize Mevlam huzur versin, diye dua eder kaçarım:)


29 Mayıs 2013 Çarşamba

Fotoğraflarla Hayat

Uzun zamandır görüşemediğim fotoğraf grubundan Esra arkadaşımın daveti üzerine Redbull etkinliklerine gittik.Caddebostan'a kadar yürüdük.Arkadaşımın oğlu ve Furkan bu yürüyüşten oldukça yoruldu:)
Etkinlik alanına ulaştığımızda inanılmaz bir kalabalık ve sıcak bizi bekliyordu.
Bu tür etkinlikler için sahil şeridi kesinlikle kullanılmamalı veya etkinlik saati sıcak göz önünde bulundurularak ayarlanmalı. Biz etkinliğin başlamasını bile bekleyemeden Esra ile birlikte ayrıldık. Çocuklar zaten hiç oyalanmadan geldikleri onca yolu yine yürüyerek dönmüşler... Etkinliğe dair sadece bu paraşütçülerin fotoğrafı var elimde.

 Esra ile sohbet ettik, fotoğraf çektik ve bol bol yürüdük... Caddebostan klasiklerinden bu görüntüyü seviyorum.

 Suadiye'den trene binip soluğu Haydarpaşa garında aldık....

 Gar içerisinde bağdaş kurup yere oturdum gelip gideni çektim. Işık çok güzeldi..

 Bu kareleri çekerken çok eğlendik. Bu alandaki ışık gerçekten mükemmel!

 Gar içindeki keyifli çekimlerden sonra bu seferde raylar üzerinde bekleyen trenlere attık kendimizi. Burada da yine oldukça güzel zaman geçirdik.

En sonunda ayaklarımızı denize uzatıp bir ağaç gölgesi altında dinlenirken sohbet ederek günü bitirdik. Esra karşıya geçti ben kürkçü dükkanına döndüm...

Ortak zevklere sahip arkadaşlarla vakit su gibi akıp geçiyor, sıkılmıyorsunuz
Konuşacak o kadar çok konu var ki zaman yetmiyor.
Ortak zevklere sahip arkadaşlıklarda kişiler birbirini besliyor, geliştiriyor, büyütüyor.
Hayatımı renklendiren arkadaşlarım, iyi ki varsınız

Hafta sonu böyle dolu dolu geçince 3 gündür evden dışarı çıkmadan zaman geçiriyorum.
Bu akşam gitmeyi çok istediğim iki programa yorgunluk sebebiyle gidemiyorum.
Cemal Reşit Rey de uluslararası bir sempozyum var. İskender Pala ve İlber Oltaylı bu akşamki programın konuklarından.Üşenmeyip gitsem bana çok faydasının olacağını biliyorum ama balkona bile çıkmaya üşenen insan kalkıp Harbiye'ye nasıl gitsin:)

Bu hafta ev hanımı modunda yaşamaya niyetliyim...
Evde olmakta keyifli.



26 Mayıs 2013 Pazar

Kubbealtı, Süleymaniye, Mimar Sinan Ziyaretleri

Geçen hafta içinde Emin ile birlikte bisiklet sürmeye çıktık. Olabildiği kadar hıza ulaştığımız sırada Emin önüme atlayınca çarpmayayım diye frene basmak için ayağımı yere koymamla birlikte parmağımın acısını bütün bedenimde hissetmem bir oldu. Hızımızı kesmeden bisiklet sürmeye devam ettik.O günden beri parmağım ağrıyor üzerine basmakta zorlanıyorum. Bu durumda insanın evinde dinlenmesi gerekir ah ben bu bedene ettiğim eziyetlerin hesabını ahirette nasıl vereceğim bilinmez...

Cuma günü Salih yurt dışına gitti. Giderken de bahsetmiştim dün için Adapazarı'na gidecektim ama kendimi iyi hissetmeyince evde dinlenmeyi planlamıştım Mine'den gelen baştan çıkarıcı davet mesajını alıncaya kadar...
Mine'den gelen mesaj dolu dolu geçecek bir günün habercisiydi.
Çocukların kahvaltısını hazırladım... evi toparladım... akşam yemeğini hazırladım birde üzerine çayımı içip yola düştüm.

Önce çınar altında çaylarımızı içtik. Oradan Kubbealtı'na geçtik bahar konseri ile ruhumuzu besledik.
Konser sonrası soluğu Dostan restoranında aldık.Lezzetli bir yemekten sonra bu seferde Süleymaniye camisine gittik. İnanılmaz huzurlu ve ihtişamlı bir cami.Saatlerce zaman geçirip her bir detayda kaybolmak isterdim.Bir gün daha geniş bir zamanda gidip uzunca vakit geçirmeyi istiyorum inşallah.

Süleymaniye'de geçen ruha şifa saatlerden sonra bu seferde Mimar Sinan kafesine doğru yol aldık. Burada sadece fotoğraf çektik.Bir gün şerbet içmek için ayrıca gideceğim..

Dün böyle güzel zamanları yudum yudum içtikten sonra kürkçü dükkanına saat 21'de ancak ulaşabildim.
Bugünde oldukça yorucu ama yine çok eğlendiğim bir gün geçirdik.
Onuda yarın akşama nasipse paylaşacağım.

Bu arada şu esnaf odasında ki icralık olan borçla ilgili görüştük indirim yaptılar.
Uğraşırsam hiç ödemeden de işin içinden kurtulabilirim gibi görünüyor ama şu günlerde hiç onunla uğraşacak gücüm yok dua etsinler:)

Söz fotoğraflarda...














22 Mayıs 2013 Çarşamba

Nefes Almaya İhtiyacım Var



Geldi mi üst üste gelir ya işte hayat benim için bugünlerde öyle
Allah sağlık versin hepsi nasıl olsa geçer diyorum
Aklım, nerede ne zaman çektiğimi bile hatırlamadığım yukarıdaki fotoğraftaki gibi soru işaretleriyle dolu
Beynimin içinde onlarca, yüzlerce sorular yankılanıyor
Cevaplar arıyorum
Değerli bir dostumun "arada suların bulanması iyidir durulmak için" sözünü hatırlıyorum.
Sorgulamalar başlamışsa elbet cevapları da bulunacaktır.

Bugünlerde canımı sıkan konuların liste başını dün eve geldiğimde karşılaştığım icra tebligatı yer alıyor.
2003 yılında esnaf ve sanatkarlar odasına kaydolmuştum.
Niye kayıt oldum onu bile bilmiyorum
Muhasebeci öyle yönlendirmişti sanki
Kapanış işlerini muhasebeci takip etmişti ama odaya kayıt silinmemiş
Yıllık aidat borçları birikmiş 4 gün içerisinde ödeme yapmam gerekiyor -tebligat bana geç ulaştı-
Ödemeyeceğim...Hapiste ziyaretime beklerim diye takılıyorum kızlara
Mevzuatı okudum.
8. madde de şöyle bir açıklama yer alıyor
d) Vergi mükellefiyetini sildirenlerden altı ay içinde tekrar vergi mükellefiyeti tesis ettirmeyenler.

Üyelikleri silinmeliymiş           
Belki bu sebepten borçları ödemem veya indirim yapılır
Neyse umarım bir şekilde çözebilirim sorunu.
Bu dünya imtihan dünyası
Rahat huzur Cennette... 
burası çile yurdu sürgün yeri olacak bu kadar...

Çıkıp paşa paşa borcumu ödeyeyim sonrasında çıkıp deniz kenarına gidip Sengul ablamı anarak dertleri denize atıp evime huzurla döneyim inşallah

Allah kalplerimize huzur, bedenimize sağlık versin her şey hallolur:)

16 Mayıs 2013 Perşembe

Hayırlı Kandiller


Gönüllerimizden geçen hayırlı istek ve arzularımızı Mevla kabul eylesin.

Hayırlı Kandiller!!

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Spor ve Keyif Zamanları

Dengesiz bir terazi burcu olarak yine içsel dengesizlikler yaşadığım bir dönemdeyim. Kırgınlık değilde bolca kızgınlık sarmış etrafımı. İnsanın sonradan pişman olacağı sözler genelde kızgınlık veya kırgınlık anında dökülür dilinden. Bunu bilir bu ruh hallerinde kendi içime çekilirim. Etrafımdakiler "yine duvar ördün" der...Bazen duvarlar örmek iyidir.Ne yapayım yani kırılıp incineceğimi düşünmeden konuşanlar gibi bende mi kırıp dökeyim?
Hem biz yani muhteşem üçlü, keyfim-kahyası ve ben güzel vakit geçiriyoruz bu aralar:)

Benim için balkon keyfi başlamıştır artık.Havalar bir açıp bir kapansa da ben esen rüzgarda üşüyerek balkonda oturmayı tercih ediyorum.Durumu abartıp bu gece yağan yağmur altında balkonda oturmaya niyetlenmiş olsam da akıl galip geldi vazgeçtim:)

Akşam sevgili "sen ciddi ciddi zayıflamaya başladın" dedi
Vay bee son bir kaç gün içinde duyduğum en güzel sözdü
Bayanların duymaktan en çok hoşlandığı söz olduğu söylenirdi de benim kilo ile hiç problemim olmadığı için anlayamazdım.
Evet... insanı mutlu ediyormuş:)
Kırk yaşına 1 kala bisiklet sürmeyi öğrenince bıraksalar gece gündüz bisikletle gezip dolaşacağım:)
Geçen hafta Cuma akşamı nefis bir gün batımına karşı bisiklet sürerek Kadıköy'e kadar gidip geldim.
Gidilebilir... ama ben o gün sabahın 6'sında kalkıp hiç durmaksızın işle uğraşıp yorgunluktan ölmek üzereyken bunu yapınca millet bir kez daha "delisin sen" diye etiketi vurdu üzerime:))
4-5 kilo vermek için başladığım spor şuan benim için ruhumu dinlendirdiğim, keyfim ve kahyası ile keyifli vakitleri yudumladığım zamanlara dönüşmüş durumda.

Dün akşam yine aynı güzergahta bisiklet sürüyorum.
5-6 yaşlarında küçük bir velet bisikletiyle beni geçmeye çalışıyordu
Fark edince hadi gel yarışalım, dedim
Gözlerinin içi güldü:)
Nasıl pedal çeviriyor güya beni geçecek
Geçti de -bazen hile yapmakta iyidir- :)
Gözlerindeki zafer ışıltıları görülmeye değerdi.
Çocuklarla çocuk olmak içimdeki huzursuzluğun kaybolmasına vesile oldu
Kazanan bendim:))

Şimdi yeniden benim için spor zamanı

Dün akşam ilk kez dinlediğim ve çok beğendiğim Ahmet Kaya şarkısıyla şimdilik veda edeyim:)

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Hafta Sonu Kaçamağı

Pazar günü eski bir arkadaşımızla ailece bol oksijenli yeşillikler arasında güzel bir gün geçirdik.

İlk durağımız Sarıyer taraflarındaki ırmak mesire alanıydı.
Kahvaltı sonrası beyleri gazeteleriyle başbaşa bırakıp biz arkadaşımla aşağıda görünen yolda sohbet eşliğinde keyifli bir yürüyüş gerçekleştirdik.

Öğleye doğru piknikçiler yavaş yavaş mangalını yakmaya başlamışken biz mekandan ayrıldık Atatürk Arboretumuna doğru yol aldık.
 Arboretum arabayı satıncaya kadar benim sığınağımdı..Bunaldığımda kaçıp gittiğim yerlerin ilk sırasında yer alıyordu. Arabayı sattıktan sonra sadece hafta sonları Salih ile gidebilirdim maalesef arboretum hafta sonları ziyaretçilere kapalıydı.
Geçen aylarda arboretuma giden Abdullah bey hafta sonları ziyaretçilere açık olduğu bilgisini verdiğinde inanılmaz mutlu olmuştum. Salih'in de görmesini istiyordum çok şükür bu pazar hem Salih hem arkadaşlarımla gidebildik.

Hafta sonları yetişkin giriş 10 öğrenci 5 lira olmuş...Olsun ben seve seve veririm:))


Arboretumda geçirdiğimiz ruha şifa zamanlardan sonra yeniden yollara düştük...Rotamız Garipçe oldu...

 Arkadaşlarımız Garipçe kalesinden manzarayı görünce resmen büyülendiler.

Arkadaşlarımız manzaranın büyüsüne kendisini kaptırmışken bir kaç kare fotoğraf çektim.



 Garipçe sonrası bu seferde Rumeli fenerine doğru yol aldık. Buradaki kaleye ulaştığımızda hiç kimsede yürüyecek hal kalmamıştı ben hariç:)
Cümleten kayalar üzerine oturup dalga sesleri arasında koyu bir sohbete daldı ahali.
Babasının oğlu olan Furkan hemen balık avlamaya başladı ama nasipsiz kurşunları denize bırakmakla yetindi:))


 Buda benim serseri oğlum:)) Bir tane doğru düzgün poz verse şaşarım:) Akıllı uslu durduğunda babasının oğlu oluyor haylazlık ve serserilik yaptığında annesinin oğlu:)
Şikayetim yok biraz serserilik fena değildir:)



Bol muhabbetle geçen günü çok az fotoğraf çekerek bitirdim...


Eve uğrayıp ufaklığı bıraktıktan sonra Salih ile birlikte sahile indik. Salih balık tutmaya çalışırken ben yan taraftaki bu aileyi çektim sonra makineyi falan bir kenara bırakıp müziğin ritmine kendimi bıraktım karşımda duran muhteşem günbatımını seyreyleyerek ruhumu dinlendirdim..

Arkadaşlarımız bu geziden çok memnun kaldılar. Haftaya beyler maça gideceği için bir sonraki haftaya yeni yerler için rehberlik yapacağım:))
Buldunuz bedava rehberi, diye takılıyorum:))

Allah'a emanet olunuz...