27 Nisan 2012 Cuma

Erguvan, Manzara keyfi ve Hastalığa dair....

Dün ömrümü sokaklarda tükettim:)
Sabahtan arkadaşımla buluşup öğlen saat 15'e kadar bir işi çözmeye çalıştık.
Onun çocukları okuldan gelecek, benim verilmiş bir sözüm var diye çözemediğimiz konuyu ileri ki günlere erteleyip ayrıldık.
Sonra hemen verilmiş sözümü yerine getirmek için yollara düştüm.

Fotoğraflar; Otağtepe'den...Erguvanlar müthişti...

Trafik çilesine düşmeyelim diye Gözdağına çıkmaya karar verdik.Arkadaşlarım ve çocuklarıyla birlikte çıktık gözdağına.Sohbet arasında Otağtepe'den bahsedilince üşenmedik saat 17.30'u gösterirken Pendik'ten kalkıp Beykoz'a doğru yola koyulduk:)

Çocuklar otağtepeyi ilk kez gördüler...Çok mutlu oldular, hayran hayran güzelliği seyrettiler.Hep birlikte bol kahkahalı saatler geçirdik.Dönerken bugün yaşanacak stres ve kaygıdan biraz olsun kurtulduklarını söylediler, sevindim:)
Kişinin gıyabında yapılan dualar kabul olur hükmüne iman ederek sizlerden mübarek Cuma günü hürmetine dualarınızı isteyeceğim...

Bu yakışıklı çocuk benim büyük oğlumun ilkokuldan sınıf arkadaşı.
Kendisini çok severiz.İstersen sevme.... zorla kendini sevdirir:)
Dün sırf bu veledi (veletlik yanları kalmasa da ben öyle seviyorum) eğlendirmek için gezip tozduk:)

Mehmet Ali doğuştan tek böbrekli
Geçenlerde aniden fenalaşınca hastaneye kaldırılıyor yoğun bakıma alınıyor
Sonrasında 10 güne yakın belkide daha fazla hastanede yattı
Doktorlar daha yatması gerektiğini söylese de sıkıldığı için çıktılar hastaneden
Ama o günden beri doktorlara gidip gelmekle meşgul
Fenalaştığında kalp spazmı geçirdiği söylendi.
Yapılan incelemelerde sorunun çok daha ciddi olduğu görüldü
Bugün kalpten ve başka bir kaç yerden daha biyopsi yapılacak
Şüphelenilen hastalık ender görülen DEPO denen bir hastalık...
Biyopsi sonucu kesin tanı koymalarını sağlayacakmış.

Rabbim gülen yüzünü soldurmasın hiç

Otağtepe de fazla kalmışız eve geldiğimizde saat 23'e geliyordu
Teslim edilmesi gereken fotoğrafları erteledim
Yazılması gereken mesajları yazamadım
Bugün bana gelmek isteyen arkadaşımı duruma göre arayıp haberdar edeceğimi söyledim unuttum
Eşimin servisten mutlaka alınması gereken bilgisayarını almayı unuttum
Her şey ama her şey dün birbirine karıştı
Olsun...Sağlık olsun hepsi yapılır....:)

Lütfen dualarınızı esirgemeyin
Allah şifa bekleyen bütün kullarına şifa ihsan eylesin bu güzel gün hürmetine...



24 Nisan 2012 Salı

Anahtarı Unutup Evden Çıkınca....

Dün sabah çok erken kalkıp bir fotoğraf çekimi için evden çıktım.Eve dönerken migren ağrısı başladı yeniden.Biraz uyursam geçer diye düşündüm ama gelen telefonlardan buda mümkün olmadı. Muhasebeci arayıp çok acil bir dosyayı almam gerektiğini söyleyince aceleyle kalkıp çıktım evden.
Berbat Bostancı trafiği beni hepten mahvetti...Eve o yorgunlukla gelip anahtarı almadan çıktığımı fark ettiğim an yıkıldığım andı:))
Paşa paşa aldım sırt çantamı yürüdüm sahile.
İki gündür sahilde insan seli akıyordu.Ben yıllardır böyle kalabalık görmedim buraları.Onca kalabalığın içinde bulduğum fotoğraftaki güzelliğin altındaki çimlere oturdum kitabımı okudum.
Etraftan gelen sesler arasında kitaba yoğunlaşmakta güçlük çekince kalktım....Denize sıfır noktasına düz bir kaya buldum oturdum.İnsan seslerini kıyıya vuran dalga sesleri bastırdı.

 Nar-ı Aşk'ı Seyhan'ın sayfasında görüp merak edip aldım.Sonunun nereye varacağını merakla bekliyorum.Bu kadar insanın yolu nasıl birleşecek cidden merak ediyorum:)
Saatlerce bu manzara eşliğinde oturdum.Bazen okuduğum kitabı bırakıp hayallere daldım.Bazen anılarıma doğru yola çıktım.Yorucu ama keyifli bir gün geçirdim kendimce:)

20 Nisan 2012 Cuma

Sonunda fotoğraflarımın olduğu bültene ulaştım:)

Aslında geçen hafta bülten elime ulaştı ama bir türlü paylaşmak nasip olmadı.
Künye bölümünde adımı görmek beni çok gururlandırdı:)
Bir şeyleri başarmanın hazzı çok güzel bir duyguymuş Mevlam çok şükür fotoğrafta bunu tatmamı nasip etti.
Allah nasip ederse bültenin eylül sayısının fotoğraflarında yine birlikte çalışacağız:))

 Bu kapak fotoğrafını iki yıl önce Ankara ziyaretimde müzede çekmiştim.Kırk yıl düşünsem böyle bir bültenin kapak fotoğrafı olacağı aklıma gelmezdi:)
 Ölsem de gam değil herhalde:) bugüne kadar başlayıp da peşini bırakmadan devam ettiğim tek şey fotoğraf oldu.Elhamdulillah gördüm ki sabırla yolunda ilerleyenin yardımcısı Allah oluyor:)
 Daha önce paylaştığım bütün fotoğraflar bültende kullanılmış.Ben içlerinden bir ikisini seçerler diye düşünmüştüm.
 Fotoğraf fikri bu makalenin fotoğrafından ortaya çıktı.Sonra diğer yazılar için fotoğraf çekerken buldum kendimi:)
Bu fotoğrafımı da arkadaşımla pan tekniğini çalışırken çekmiştim.Yine bir makalede kullanılacağı aklımın ucundan bile geçmeyen silsem boşa yer kaplamasa dediğim bir fotoğraftı:))

İşte böyle benim için güzel olan gelişmeyi sevdiklerimle paylaşayım istedim:)

Cuma gününüz hayırlara vesile olsun.
Mevlam gönlünüzden geçen hayırlı niyetlerinizi kabul etsin.

Selamlarımla...

19 Nisan 2012 Perşembe

Pendik Sahilinde Gün Batımı

İkindiden sonra Pendik'te bir işim vardı.Dönerken bu muhteşem manzarayı görünce dayanamadım fotoğraf çektim.Böyle bir gökyüzü çok daha iyi değerlendirilebilirdi nasip işte vakitsizlikten ancak bu kadarı payıma düştü:)Bu güzel manzaradan payıma hiç bir şey düşmemesinden iyidir diyerek teselli buluyorum:)




16 Nisan 2012 Pazartesi

Geçmişin sokaklarında gezinmek

Bugünlerde geçmişin tozlu sokaklarında geziniyorum.
Her sokakta karşıma farklı bir anı çıkıyor.
Yeniden yaşıyorum her duyguyu...
Bazı hatıralar acıtıyor içimi,
Hüzün yağıyor üzerime.
Bu hüzün hali çok uzun sürmüyor bırakıyor yakamı
Başka bir sokakta yüzümde tebessüme sebep güzel hatıralar çıkıyor karşıma.
Hatıralar arasında dolaşmakla kalmıyorum birde eski dosyaları yeniden gözden geçiriyorum:)
Binlerce fotoğraf karesi arasında kayboluyorum.
Hepsinde farklı bir anı gizlenmiş.
Tek tek gizlendikleri yerden çıkıp geliyorlar yüreğime.
Acısıyla, sevinciyle hepsi bana ait bir hayat.
Yaşadığım hiç bir şeyden pişmanlığım yok,

Kahrıda hoş, lütfunda hoş Mevlam:)


15 Nisan 2012 Pazar

Gelinlik Modelleri

Dışarıya çıkıp fotoğraf çekme hayallerim yağmur damlaları arasında kayboldu:)
Pintereste takıldım.Benimkine "takılmak" değilde kaybolmak denilebilir.
Belki çoğu arkadaşımız pinteresti keşfedeli çok uzun zaman olmuştur ama ben maalesef daha yeni keşfettim.
Birbirinden güzel fikirlerin, muhteşem fotoğrafların olduğu büyülü bir dünyada geziniyormuşum gibi hissettim.
Hani iş güç olmasa bıraksalar beni sayfalar arasında günlerce dolaşabilirim şimdilik:)

Beğendiğim bir kaç gelinlik modelini paylaşmak istiyorum.
2. ve 4. modeller, fotoğraf olarak favorim...
4. fotoğrafın arka fonu ve ışığı nefis.

Son fotoğraftaki yastık, klasik yüzük yastıklarına alternatif olarak güzel bir fikir bence.

Sondan 2. fotoğraf fikir olarak güzel fakat ufuk çizgisinin eğri olması fotoğrafın kalitesine gölge düşürmüş.

Ben bu büyülü dünyada kaybolurken ilgimi çeken şeylerden sanırım bolca paylaşacağım gibi görünüyor.

Sevgilerimle....

Görür görmez hayran kaldığım, uzun uzun seyrettiğim bu fotoğrafı favorilerim arasında görünce buraya eklemeyi unuttuğumu farkettim:) İnsan bu güzelliği saatlerce seyretse bıkmaz sanırım... yani en azından ben bıkmadan izleyebilirim:)


















Pazar Keyfi


Bizim çocuklar bazlamayı çok seviyor ama tembel anneleri uzun zamandır çocukları sevdiklerinden mahrum bırakıyordu:)
Bu sabah geceden kalma vicdanımın sesi uyanır uyanmaz yeniden ciyak ciyak bağırmaya başlayınca sabah kalkıp kahvaltı için bazlama yaptık.
Yaptık, diyorum çünkü sevgili eşim de bana yardım etti sağ olsun:)
Sohbet eşliğinde ikimizde keyifle kahvaltıyı hazırladık.
Çocuklar buram buram bazlama kokusuyla güne gözlerini açtılar.
Çocuklarında aramıza katılmasıyla keyifli bir pazar kahvaltısı yaptık.
Bizim ev hallerinin klasiği, masa başında saatler süren sohbetlerimizdir.
Şuan ben bilgisayar başında bu güzel pazar keyfini sizlerle paylaşırken küçük velet dershane yolunu çoktan tutmuş, sevgili ile Emin de derin konulara dalmış sohbet ediyor.

Bizim pazar sabahlarımız genelde böyle.
Öğleden sonrada inşallah bu güzel havanın keyfini çıkarmak için dışarıya çıkarız.

Keyifli, güzel bir pazar diliyorum tüm dostlara...




12 Nisan 2012 Perşembe

Yol ortasında arabanın benzini biterse!!!


Arabayı velet ile ortak kullanmanın sıkıntılarını yaşıyorum.

Arabayı versen bir dert vermesen başka bir dert.
Anne yüreği işte... yağmurda-çamurda yürümesin, hastalanmasın diye her gün arabayı almasına sesimi çıkarmadım.
Arabayı bu kadar sık veriyorum diye babasıyla tartış,
Geceleri eve geç gelir yolda başına bir hal mi geldi sıkıntısı yaşa,
Gecenin 2'sin de uykunun en tatlı yerinde çalan telefonla yüreğin ağzına gelerek uyan,
"Anneee, trafik çevirdi aracı bağladılar" diye (trafik sigortasının süresi 2 saat geçmiş diye bağlandı) ara
Ertesi gün saatlerce otoparklarda araç arayan eşinin şikayetlerini dinle.
Bunlar yetmez gibi birde yetişmen gereken bir toplantıya geç kalıp nasıl yetişeceğim derdinden kıvranırken yolun ortasında pat diye kal....

İki gündür aracı velet kullanıyordu.
Dün yakıt bittiği sinyalini vermiş.
Neyse sorun değil hallederim, dedim
Ama nereden bilirim deponun sıfırlandığını...
Kaldım yolda!
Ondan sonra yaşadıklarım tam bir rezillik
Sırf kendimi rezil etsem neyse benle birlikte Melike'yi de sürükledim:))
Yolda kaldığımı öğrenince geldi aldı beni,
Benzinciye gidip bidonla benzin alıp geldik.

Duyan herkesin bu sahneyi uzun zamandır merakla beklediğini öğrendim:)
Olayı öğrenen herkes kahkahayı atıyor
Dinlerken komik ama vallahi yaşaması rezillik
Düşmanımın bile başına vermesin:))

Çocukları küçük olan arkadaşlar, şükredin halinize
Büyüdükçe dertleri de büyüyor, diyen büyüklerimiz vallahi haklılarmış:)



2 Nisan 2012 Pazartesi

Sarıgöl- Utanç Günü

Sarıgöl adını ilk kez duyduğumda şehir dışında bir yer diye düşünmüştüm.
İstanbul'un merkezinde bir yer olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım.
Hakkında bir çok olumsuz bilgiyle karşılaştım.
Sarıgöl, Gaziosmanpaşa da roman mahallesi.
Nette dolaşan bilgilerde sokaklarında alenen uyuşturucu satışının yapıldığı, mahalleye polisin dahi girmekte zorlandığı gibi haberler yer alıyordu.
Bu mahalleye gitmek benim için ayrı bir önem taşıyordu 
Daha tam olarak iyileşmeden kalkıp böyle bir geziye gitmek çok mantıklı olmasa da arada mantık dışı şeyler yapmanın insana çokta zararı olmaz diye düşündüm.
Pazar sabahı veledi sınava bırakıp eve geldiğimizde ben kendimi inanılmaz bitkin hissediyordum
Yinede kalktım yemeklerini hazırladım ve saat 12 gibi evden çıkıp buluşma yeri olan Eyüp'e gittim
Şansıma trafik yoktu 30 dakikada ulaştım.
Öğle namazının vakti gelmişti.
Hem caminin içini çekerim hemde namazı kılar çıkarım diye düşündüm hareket saatine kadar camiye gittim.
Grubun yola çıkma vaktinin geldiğini görünce ben cemaatle namaz kılmak yerine namazımı kılıp dışarı çıkmaya çalıştım.
Kadınlar tarafında çıkışı kapatmışlar çıkmanın imkanı yok
Erkekler tarafından inen bir kaç kadını görünce o taraftan çıkış var sandım
Aşağı indiğimde onlarca erkeğin tam ortasında kendimi bulduğumda yaşadığım utancı tarif edemem.
Benden önce inenler buhar olup uçtular mı bilemiyorum avlu erkeklerle doluydu ve çıkmanın imkanı yoktu.
Erkeklerin en arka safına gittim namazın bitmesini beklemeye başladım
Ama gözlerim doldu 
Benim arkamdan çocuklu başka bir kadın ve kızı daha gelmişti
Erkekler farz namazlarını bitirince onlar erkeklerin önünden geçip gitti 
Bazı erkekler kızdı o kadına
Bilsek böyle bir şeyin ortasına düşeceğimizi çıkmayız herhalde
Çıktıktan sonra tekrar dönüş olsa geri gider gireriz oda mümkün değil
Cidden kendimi çok berbat hissettim.
Allah böyle bir utancı bir daha yaşatmasın...
Tam camiden güç bela çıkıp buluşma yerine gittiğimde bizim grup hareket etmişti
Önce Pier Loti'ye oradan da yürüyerek Sarıgöl'e gittik.

Sarıgöl'e girerken eminim herkes tedirgindi
Genelde gezilerde herkes kafasına göre hareket ederdi ama bu sefer gruptan kopmalar olmadı
Olmaması için grup yöneticileri çok emek verdi:)
Mahalle içinde gezerken herkes gördü ki bu kadar abartılıp korkulacak bir şey yok.
İnsanları çok sıcak kanlı, cana yakınlar.
Hepsinin yüzünde gülümseme vardı.
Niye geldiğimizi soranlara "sokakları geziyorduk sizin sokağı da merak edip geldik" dediğimizde "başka yer mi bulamadınız?" diye garipsediler
Kentsel dönüşüm sebebiyle evlerinin yıkılacağı haberini almışlar
Onun için geldiğimizi düşünenler bile vardı.
Aslında yaşadıkları yere ev demeye bile bin şahit gerekir
Derme çatma başlarını sokacak bir yerden ibaret "ev" dedikleri...

Bu gezide ben çok üzüldüm.
İnsanların yaşadığı yokluğa şahit olmak,
Birbirinden güzel çocukların okula gitmek istediği halde çalışmak zorunda kaldığını öğrenmek,
İnsana dokunuyor.
Gitmeden önce okuduğum bütün bilgiler silindi
Yerine çok daha farklı gerçek bilgiler yerleşti.
Evet, onlar bizden farklı
Çünkü onlar doğal, samimi
Onların hayatı bizden çok daha zor ama bizim yüzümüze güçlükle yerleştirdiğimiz tebessüm onların yüzünden bütün bu zorluklara rağmen eksik olmuyor.
Acaba kaçımız "iyi fotoğraf" yakalamanın ötesine geçip o insanların yüreğine dokunabildi, onların bizim yüreklerimize dokunabildiği gibi...
Kaçımız onların dünyasına girebildi? 
Dertlerini, sorunlarını yüreğinde hissedebildi?

Anlayacağınız dün benim için utanç günüydü
Önce kulluğumdan sonra insanlığımdan utandım....



 Bu yılın ilk lale görüntüsünü bir kabir üzerinde çektim.
 Bu tonton güler yüzlü amcam çok tatlıydı. Öyle güler yüzlü insanlar ki ifadelerine yerleşmiş doğal olarak...

 Bu kardeşimin uzaktan fotoğrafını habersiz çektim.Sonra gittim gösterdim istemezseniz silebilirim, dedim kalsın ne olacak dedi:)
 Sokakta bütün çocukların koşup aldığı şekerci amca

 Bu kızımızın hikayesi hüzünlü.3. sınıf öğrencisiyken okulda dayak yemiş.Öğretmene sonra müdüre şikayet etmişler bir faydasını görmemişler.Ailesi okuldan almış birinin yanında çalışması için işe vermişler.
Yaşıtlarının koşup oynadığı, türlü imkanlara sahipken şikayet edecek bir şeyleri olduğu yaşta Tuba çalışmaya başlayan bir çocuk....