30 Mart 2013 Cumartesi

İstiklal Sokaklarında Bir Gün

Bu hafta inanılmaz bir koşturma içerisinde ömür tükettim. Akşam olduğunda ayaklarımın üzerinde duramaz hallerdeydim.Çok çalıştın kızım, ödülü hak ettin sen, dedim ve kendime ödül olarak arkadaşımla birlikte soluğu Taksim,İstiklal sokaklarında aldık.
Mine'nin yol arkadaşlığını seviyorum...

İlk durağımız İstiklal caddesinde ki masaları bu taze çiçeklerle süslü cafe oldu.Kafenin adını hatırlamıyorum ama zaten bir daha uğrayacağım bir yer değil.

 Cafeden sonra Kiliseye gittik.


Yol arkadaşınız fotoğrafa sevdalı bir yürekse birbirinizden çok şey öğreniyorsunuz.Bu bakış açısına Mine'nin vesilesiyle sahip oldum. 

 Bu iki fotoğrafta bir sergi salonundaki mekana ait dekorlardaki ışığa ait. Düz uzun ışıklar tavandaki aydınlatmaya ait.

 Bu merdivende yine aynı sergi salonunun merdivenleri. Kural ihlali yaptım noise konusunu abarttım:)
 Gezdik, tozduk sonunda İstiklal sokaklarına kendimizi atma sebebimize geldi sıra:)
 Demirören binasının hemen yanındaki sokaklardan girdiğinizde arka tarafta sizi nefis dürüm ve künefeleri ile mangal keyfi bekliyor. Güler yüzlü çalışanları serviste hızlılar.
 Künefe servisini başka birisi yaptı. Künefemiz bize özel süslenmiş çünkü beni daha önce mekanı ziyaret eden bir gazeteciye benzetmişler. Bu yüzden de künefe servisini bir başka kişi üstlenmiş bahsi geçen gazeteci olup olmadığımdan emin olmak istemişler:))

Benimle ilk kez tanışan hemen herkes "sizi daha önce bir yerde gördüm sanki" diyor.Ah bu bana benzeyenleri bir bulsam:)
İşin aslı Araplara benzediğim için böyle bir tepki aldığımı düşünüyorum.
Ama şu gazeteciyi merak ettim.İsmini bir sonraki ziyaretimde öğrenip bakacağım ne kadar benziyoruz:))
Mangal keyfinden güzel demlenmiş çaylarımızı da içtikten sonra ayrıldık. Kahvelerimizi mandabatmaz'da içmeye niyetlenmiştik çünkü.
Mandabatmazı yılar önce duymuştum ama hiç gitmemiştim.Daha doğrusu gidememiştim... bir türlü nerede olduğunu bulamamıştım.

Mine, İsmail abi de burada, dediğinde bizim fotoğrafçılardan birisi sandığım İsmail abi ünlü biriymiş:)
Masa beklerken Mine'ye fotoğrafta sağdaki beyfendiyi gösterip ünlü birine benziyor sanki, dediğimde öğrendim fotoğrafçı sandığım İsmail abinin Leyla ve Mecnun'un abisi olduğunu:))
Ne yapayım izlemiyorum ki dizi falan.Benimle televizyon izleyenlere Peygamber sabrı gerekiyor hele kumanda bendeyse.Sıkıldığım için sürekli o kanaldan bu kanala gezip duruyorum.Fena da olmuyor herşeyden az çok birşeyler öğreniyoruz işte:)

Dürümler, künefeler yendi, Kahveler içildi artık yavaş yavaş eve dönme vakti geldi.Saat 15'e kadar sevgili arkadaşımla çok güzel bir gün geçirdim.


Fotoğrafçı dostlarım yarın hep birlikte adada mangal keyfi yapacaklar.
Maalesef benim yarın MR  çekimim olduğu için bu güzel dostlarla olamayacağım amaa başka planlarımız var:)

MR ayağımdaki ağrı sebebiyle çekecekler. Şimdi bu kadar çok gezen birinin  ayakları ne yapsın ağrımasın da:)))

Güzel bir hafta sonu dileğiyle

Sevgiler:)

25 Mart 2013 Pazartesi

Bazen...


Bazen bir tek kare sayfalar dolusu yazdırabilir insana...
Bazen yürekten söylenmiş küçük bir sevgi sözcüğü ayazda kalmış yüreklere yaz sıcağı getirir..
Bazen bir bakış deler geçer yüreği...

Öyle çok şeye hacet yok aslında
Ufacık detaylarda saklıdır mutluluk
Yeter ki görmesini, duymasını bilelim:)

Eski bir fotoğrafım biraz üzerinde oynadım ortaya böyle bir şey çıktı:)

Sevgiyle kalın

24 Mart 2013 Pazar

Mimoza Çiçeğim


Salonumun penceresinden...

Büyük olasılıkla bu son görüşüm. Seneye buralarda olmayacağız gibi görünüyor yinede nasip belli olmaz... kaderin bizimle ilgili planlarını bilemeyiz:)




Dilerim cümleten güzel, huzurlu ve mutlu bir hafta geçiririz.


Keyifli Pazarlar

Selamunaleyküm

Uzun zamandır şarkıda söylediği gibi ne yerdeyim ne gökte bir garip seferdeyim :)

Dün çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri sabah kahvaltıya geldi bana
Normal zamanlarımda bütün hazırlarımı misafirim gelmeden önce bitirirdim ama bu sefer öyle rahat davrandım ki arkadaşımı en az yarım saat beklettim:)
Sabah 9 gibi başlayan muhabbetimiz akşam saat 18'e kadar devam etti.
Arkadaşlarımı yolcu eder etmez evden çıkıp bir doğum gününe katıldım.
Eve geldiğimde bitkindim
Sabahtan beri yataktan çıkmadan yatıyorum.
Allah razı olsun sabah kahvaltımızı görümcem hazırladı.
Evi görümcem toparladı
Şimdi de çay demlemiş gel çay iç diyorlar ama midem almıyor
Grip desen değilim
Hasta desen değilim
Bir kaç gündür bitkinlik hali beni benden alıyor
Neredeyim bilemiyorum
Rüya ile gerçeği birbirine karıştırır oldum:))


 Bu tatlıyı denemeyen arkadaşlarıma şiddetle öneririm biran önce yapınız tadınız
İçeresinde elma rendesi, yaban mersini, fındık, ceviz, tarçın var.
Baklava yufkasını katlayıp içerisine bu lezzetli harcı koyup rulo yapıp fırında pişiriyoruz
fırından çıkan ruloların üzerine tarçınlı pudra şekeri döküp afiyetle yiyoruz:)

Ben bizim ahaliye biraz eşlik edip sonra görümcemi bırakmak için dışarı çıkacağız.

Böyle bir görümceye sahip olmak şans benim için ama maalesef artık Kıbrıs'ta olacak
Onlarda gidince burada hiç kimsem kalmayacak arkadaşlarım dışında.
İşte o zaman gurbeti hissederim herhalde.

Uzun zamandır her şeyi ihmal ediyorum
Allah tez vakitte eskisi gibi olmamı nasip etsin diyorum:)

Keyifli pazarlar arkadaşlar

16 Mart 2013 Cumartesi

Yağmura İnat...

Neden yağmura inat?
Çünkü hafta içinden plan yapmış pazar günü sevgili ile birlikte ada kaçamağı yapmayı planlamıştık.
Bugün dışarıda fena bir soğuk vardı.
Soğuğa yağmur eşlik ediyordu.
Hava durumuna baktım yarında aynı hava şartlarının bizi beklemekte olduğunu gördüm.
Umarım eskiden olduğu gibi meteoroloji uzmanları yine yanılır...
Sevgiliyi ikna edebilirsem yağmura inat gezeceğim inşallah:) 

 Hafta ortası sevdiğim iki arkadaşımla birlikte çok keyifli muhabbetler eşliğinde kahvaltı yaptık.
Allah tekrarını nasip etsin....

Bugün yeni doğan bebek çekimi yaptım.Fotoğraflar gerçekten nefis oldu.50mm ile çektiğimden yüz dışındaki  bölgeler flu olduğu için bu fotoğraf net değil -büyük fotoğraftan kırptım- ailenin isteği üzerine fotoğrafları nette paylaşamıyorum.Bir kaç ay geçsin inşallah ondan sonra paylaşıp paylaşmama konusuna yeniden bakacağız:))
Ben çekim sırasında yine çok eğlendim.Bebeğimizi bir hayli yorduk.Gitarlar, kemanlar, farklı tarzda örülmüş bahçıvan pantolonları ile kompozisyonlar hazırladık.


Bunların dışında bu hafta fotoğraf çekemediğim ve photoshop programındaki bazı sorunlar sebebiyle düzenleme yapamadığım için Kore dizisi izledim.

So Ji Sub kardeşimizi ilk kez I'm sorry I love you  dizisinde izledim.Duygusal anıma mı denk geldi bilemiyorum hemen hemen her bölümde bu adamı görür görmez gözlerim dolmaya başlıyordu.
Çok hüzünlü, insanın içini burkan bir hikayesi vardı.

Ben ki herhangi bir diziye 15-20 dakika zor dayanırdım ama bu diziyi izlerken kahvaltı yapmayı bile unuttum.Aslında diyet yerine film mi izlesem:)

Haftanın her günü bir programı olan ben hiç bir şey yapmadan evde zaman geçirir oldum.
Kendime gelmem gerekiyor bu kadar evde olmak benim bünyeye ağır gelir:))

Cümleten güzel sohbetlerin edildiği, sevgi ve saygının sağanak olup evinize yağacağı bir pazar günü diliyorum...

Umarım yağmur durur, sevgili ikna olur bende ada kaçamağı yaparım:)



13 Mart 2013 Çarşamba

İlklerle Dolu Bir Gün

16 Yıldır İstanbul'dayım ama ilk kez geçen hafta Sirkeci garına gittim...

 Bir çok defa fotoğrafçı arkadaşlarımın gittiği ve her defasında bir aksilik olup gidemediğim Yedikule zindanlarına da ilk kez geçen hafta gittim.

 Yine çok uzun zamandır gitmeyi isteyip de bir türlü gidemediğim Samatya sokaklarında da geçen hafta ilk kez dolaştım...

 Sokak arasında varla yok arasındaki bu mekana da ilk kez gittim..

 Mine ve Cumhur ikilisi ile bu ilkleri birlikte yaşadım...
Bizimkilerde bütün bu yerlere ilk kez gidiyor olmama şaşırdılar ama öyle...



 İlk kez duman fotoğrafı çektim.Çok başarılı olamasam da hatalarımdan dersler aldım bir sonrakine neleri yapıp neleri yapamayacağımı öğrendim:)



 Yedikule'den başlayıp Eminönü'ne kadar sahil şeridinden ilk kez yürüdüm..

Bir mekanın dış görünümü olan bu fotoğraf bana çok sevimli geldi..

Sultanahmet'te arkadaşlarımla öğle yemeği sonrası ayrıldık.Ben Ayasofya müzesine gittim.




 Ayasofya'dan çıktıktan sonra bu seferde Topkapı sarayına gittim...Gişelerden geçtikten sonra saate baktığımda bir seçim yapmak zorunda kaldım...
 Sarayı daha önce iki kez gezmiştim bu sebeple seçimimi hiç gitmediğim arkeoloji müzesinden yana yaptım.Müzenin kapanma saati yaklaştığı için saraydan nasıl çıktım, o yolu nasıl yürüdüm bilmiyorum.Arkeoloji müzesine ulaştığımda ayaklarım beni taşıyamaz olmuştu:))

Müzenin dış görünümü oldukça görkemli...

Karakalem çalışmaları yaparken bir çok defa arkadaşlarla müzeye gitmeyi istemiştik ama ne olduysa yine gidememiştik.Müzeden içeri girince güzel sanatlarda okuyan, resimle ilgilenenlerin neden müzeyi ziyaret ettiğini daha iyi anladım...
Tarihi eserlerin hepsine hayran kaldım...

 Müze çok büyük...Labirent gibi...
Benim dizlerimde derman kalmadığı için detaylı bir incelemede bulunamadım.
Yakın zamanda yorgun olmadığım, vaktimin sınırlı olmadığı bir gün yeniden gideceğim uzun uzun müzede vakit geçireceğim inşallah.





Bütün bu yerlere aynı gün gittim...
Yedikuleden başlayıp Eminönü'ne kadar yürüdüm
Araya iki müze birde saray ziyareti sıkıştırdım.
Böyle yoğun bir program sonrası bir iki gün kendime gelmekte zorlanır oldum.
Artık bünyemi yormayan programlar yapacağım:)