Bu hafta inanılmaz bir koşturma içerisinde ömür tükettim. Akşam olduğunda ayaklarımın üzerinde duramaz hallerdeydim.Çok çalıştın kızım, ödülü hak ettin sen, dedim ve kendime ödül olarak arkadaşımla birlikte soluğu Taksim,İstiklal sokaklarında aldık.
Mine'nin yol arkadaşlığını seviyorum...
İlk durağımız İstiklal caddesinde ki masaları bu taze çiçeklerle süslü cafe oldu.Kafenin adını hatırlamıyorum ama zaten bir daha uğrayacağım bir yer değil.
Yol arkadaşınız fotoğrafa sevdalı bir yürekse birbirinizden çok şey öğreniyorsunuz.Bu bakış açısına Mine'nin vesilesiyle sahip oldum.
Bu merdivende yine aynı sergi salonunun merdivenleri. Kural ihlali yaptım noise konusunu abarttım:)
Gezdik, tozduk sonunda İstiklal sokaklarına kendimizi atma sebebimize geldi sıra:)
Demirören binasının hemen yanındaki sokaklardan girdiğinizde arka tarafta sizi nefis dürüm ve künefeleri ile mangal keyfi bekliyor. Güler yüzlü çalışanları serviste hızlılar.
Künefe servisini başka birisi yaptı. Künefemiz bize özel süslenmiş çünkü beni daha önce mekanı ziyaret eden bir gazeteciye benzetmişler. Bu yüzden de künefe servisini bir başka kişi üstlenmiş bahsi geçen gazeteci olup olmadığımdan emin olmak istemişler:))
Benimle ilk kez tanışan hemen herkes "sizi daha önce bir yerde gördüm sanki" diyor.Ah bu bana benzeyenleri bir bulsam:)
İşin aslı Araplara benzediğim için böyle bir tepki aldığımı düşünüyorum.
Ama şu gazeteciyi merak ettim.İsmini bir sonraki ziyaretimde öğrenip bakacağım ne kadar benziyoruz:))
Mangal keyfinden güzel demlenmiş çaylarımızı da içtikten sonra ayrıldık. Kahvelerimizi mandabatmaz'da içmeye niyetlenmiştik çünkü.
Mandabatmazı yılar önce duymuştum ama hiç gitmemiştim.Daha doğrusu gidememiştim... bir türlü nerede olduğunu bulamamıştım.
Mine, İsmail abi de burada, dediğinde bizim fotoğrafçılardan birisi sandığım İsmail abi ünlü biriymiş:)
Masa beklerken Mine'ye fotoğrafta sağdaki beyfendiyi gösterip ünlü birine benziyor sanki, dediğimde öğrendim fotoğrafçı sandığım İsmail abinin Leyla ve Mecnun'un abisi olduğunu:))
Ne yapayım izlemiyorum ki dizi falan.Benimle televizyon izleyenlere Peygamber sabrı gerekiyor hele kumanda bendeyse.Sıkıldığım için sürekli o kanaldan bu kanala gezip duruyorum.Fena da olmuyor herşeyden az çok birşeyler öğreniyoruz işte:)
Dürümler, künefeler yendi, Kahveler içildi artık yavaş yavaş eve dönme vakti geldi.Saat 15'e kadar sevgili arkadaşımla çok güzel bir gün geçirdim.
Fotoğrafçı dostlarım yarın hep birlikte adada mangal keyfi yapacaklar.
Maalesef benim yarın MR çekimim olduğu için bu güzel dostlarla olamayacağım amaa başka planlarımız var:)
MR ayağımdaki ağrı sebebiyle çekecekler. Şimdi bu kadar çok gezen birinin ayakları ne yapsın ağrımasın da:)))
Güzel bir hafta sonu dileğiyle
Sevgiler:)