21 Temmuz 2014 Pazartesi

İstanbul Geceleri

Hafta sonunu İstanbul sokaklarını arşınlayarak geçirdim.
Yurt dışından gelen arkadaşım, eşi ve eşinin Türkiye'de ki arkadaşlarıyla 6 kişilik küçük bir grup oluşturup cumartesi akşamı tarihi yarımada'da gezdik.

 Buluşma yerimiz Sultanahmet oldu.Burada mavi saat çekimleri ile uzun pozlama çalıştık biraz.

 Daha sonra Nuruosmaniye camisine arka sokaklardan yürüyerek ulaştık.Burada çekim yapamadım.
Nuruosmaniye sonrası Soluğu Süleymaniye de aldık.



Süleymaniye ziyaretimizi bitirip ara sokaklardan Eminönü'ne indik.Sahur vakti evlerimize dönerek güzel bir geziyi bitirdik...

Dün yani pazar günü de bizim ev halkı ile Süleymaniye'ye gittik.Burada iftar yapmaktı niyetimiz ama benim asıl niyetim tarihi zenginliklerimizi görüp tanımalarıydı.
Benim veletler yaşlarından kaynaklı diyeceğim ama yok değil küçükken de böylelerdi evden çıkmak istemiyorlar.Hele böyle gezelim görelim hiiiç istemiyorlar.Kime çekti bunlar bilmem ki:)

Önce Şehzade camii ziyaret edildi.Sonra tarihi sokaklardan yürüyerek Süleymaniye'ye ulaştık.
Trafiğe kalmamak için erken çıktığımız için iftara kadar geçirilecek 2 saatimiz vardı:)Camii içerisinde ve avlusunda vakit geçirildi.

Bu son iki fotoğrafı çekerken bir ses duydum "yasak! yasak!" diye
Hiç üzerime alınmıyorum çünkü ben yasaklık bir davranışta bulunmuyorum, biliyorum kendimi
Adamın biri gelip başımın üzerinde el kol hareketleriyle bana "yasak" kelimesini anlatmaya çalışınca bu seslenişin bana olduğunu anladım. Çoğu insan gibi bu vatandaşta beni turist sanmış:)
Neyse durumu izah ettim benim iznim var çekim yapabilirim dedim
Adam sorguya çekti yok izni nereden almışım, kim vermiş nasıl verebilirmiş falan  filan
El insaf ya!
Üst fotoğraftaki Kur-an okuyan kardeşlerimizin hemen arkasında görülen bedenin sahibi insanların dibine kadar girip fotoğraf çekiyor ona sesi çıkmıyor milletin
En az 3-4 metre uzaktan tele objektifle insanları rahatsız etmemek için uğraşan benim gibi garibanı bulup hesap soruyorlar...
Adam hırsını alamadı gitti güvenliğe şikayet etti beni
Güvenlik önce alanda ki bayan ziyaretçileri çıkardı sonra benim yanıma geliyordu çıkardım izin belgemi
Bu güvenlik gitti beş dakika geçmedi bir başka güvenlik geldi
Yanımdaki beyler "çık dışarı uğraştırma insanları" diye söylenince tatsızlık olmasın diye çıktım
Ama şeytan çok ısrar etti hakkımı kullanmam içinde bir önceki gün nefis terbiyesine başlamıştım şeytanı dinlememeye karar verdim:)

Bu konuda çok rahatsızım
Yani bayan olmak zor iş
Öncelikle Müftülükler bazı noktalara çıkmama izin vermiyorlar
Başka erkek fotoğrafçı arkadaşların çıkıp çekim yaptıklarını görünce deliye dönüyorum
Bunlar yetmiyor gibi birde halka laf anlatmakla uğraşıyorum
Şu güzelim iki fotoğraf karesini böyle tatsız bir olayla hatırlayacak olmam üzüntü verici:)

17 Temmuz 2014 Perşembe

Ahi Ennte Hurrun

İmtihan dünyasında Filistin umulur ki imtihanını hakkıyla vermiştir ya biz Müslümanlar? 

Kardeşim sen parmaklıklar arkasında da olsan özgürsün
Kardeşim sen prangalara vurulsan da özgürsün
Sen Allah'a bağlandığın zaman
Sana kölelerin tuzağı ne zarar verebilir ki
Kardeşim karanlığın(küfrün) ordularını kökten sileceksin
Ve bununla yeryüzünde bir fecr doğacak
Sen ruhunu fecrin doğuşuna teslim et
O zaman fecrin bizi uzaktan karşıladığını göreceksin
Kardeşim muhakkak ki ellerinden kanlar akmıştır
Ve zillete mahkum olmaktan yüz çevirmiştir
Muhakkak ki bir gün o şehadet aşıkları
Ebediyet kanı ile cennete yükselecektir
Kardeşim sana ne oluyor ki savaştan bıkmışsın
Ve omzundan silahını atmışsın
Söyle bana kim fedakarlık edecek ve yaraları saracak
Ve yeniden sancağımızı kim dalgalandıracak.

Seyyid Kutup 











Huzur!!

Benim gibi güne yeni başlayanlara, Günaydın:)

Uykucu biri değilim...Sabah saat 8.30'da uyuyunca bu saatlere kadar kendime gelememek doğal:)
Sahur sonrası düştüm yollara.
Yollar boş, sessiz
Seher vaktinin dinginliği, huzuru sarmış İstanbul'u 
Önce tereddüt ettim tek başıma o vakitte nasıl olur ki, diye
Elhamdülillah kız kulesinin karşısında yer alan büfeler açıktı kendimi güvende hissettim:)
Fotoğraflar çekim sırasına göre eklenmiştir.
Akşama eylemde olacağım inşallah -yetişebilirsem- 

Mevlam, zulüm altında olan Muhammed ümmetinin gönlünü bu fotoğraflardaki gibi huzurla kaplasın....







16 Temmuz 2014 Çarşamba

Bursa'ya Dair

İşin aslı ben Bursa'ya dair geçen gün bir yazı yazdım.Zaten dil bilgisini katlederek yazdığımı kabulleniyorum...üzerine birde uykusuzluk eklenince sabah paylaştığım yazıyı okurken hatalarımı gördükçe güldüm.Normalde insan mahcup olmalı değil mi:)
Sonra gün içinde erkek kardeşimle telefonda biraz hasbıhal ettik.Tam telefonu kapatıyordum ki "dur! diyeceğim var" diye telefonu kapatmama izin vermedi.
Buyur, dedik mecburen
Bizim kardeş başladı "şeceresini çıkarır gibi ne o öyle uzun uzun yazmışsın..Oku oku bitiremedim.Bundan sonra özet geç, yazık bize" dedi :))  
Sanki okuması için başına silah dayayan var:) 
Neyse artık başarırsam özet geçeceğim ki hiç bunu başaracağıma dair bir inanç yok gönlümde:) 

Bursa fikri önceden gündemdeydi fakat benim gidip gidemeyeceğim Salih bey ve arkadaşlarının planına bağlıydı. Ben gidecekmişim gibi hazırlıklarımı yaptım, hayallerimi kurdum...Son dakika golü attılar "gelmen uygun değil" dediler.
Elhamdülillah size muhtaç değilim, dedim ve sabah bindim otobüse gittim Bursa'ya.Bütün gün yine keyfim, kahyam ve ben dolaştık Bursa sokaklarını.

 Ulu camii hat sanatının güzellikleriyle, minberinin muhteşem işçiliğiyle, camekanlı kubbesinden içeriye süzülen ışığıyla büyüleyiciydi...

 Öğle namazı sonrası hatim indiriliyor..Ağabeylerimin ve ablalarımın yoğun katılımı var.

 Ulu camii çekimini akşam saatine erteleyip soluğu tophane de aldık.Burada ilk önce Orhan Gazi türbesini ziyaret ettik.

 Daha sonra Osmanlı imparatorluğunun kurucusu atam Osman Gazi'nin türbesine geçtim. Burada kibarca kovuluncaya kadar vakit geçirdik:)

 Türbe ziyaretinden sonra tophaneden şehre baktık.


 Bir önceki fotoğraflara bakmayın siz...Burada görüldüğü gibi adına yakışır bir yeşilliğe sahip


 Aradığım bir camii için yeniden kendimizi sokaklarda bulduk.
Tarihi evlerin arasında kaybolduk...
 Benimle gezmeyi göze alanın sokaklarda kaybolmayı da göze alması gerekiyor.Seviyorum sokak aralarında kaybolmayı.
Arayanın Mevlasını da belasını da bulduğu bu dünyada biraz zaman alsa da bizde bulduk aradığımız camii'yi
Şirin bir mimariye sahip camimiz de samimi, ilgili görevlileri ile güzel zamanlar geçirdik.
Aydınlatma, bu camimin kubbesine ait.

 Camii hakkında bilgiler edinip, fotoğraflarını çekip düştük yeniden yollara.Bu sefer tekrar kaybolmayalım diye caminin müezzini bize eşlik etti.Aynı zamanda yürüdüğümüz sokaklar hakkında bilgiler verdi.
Oruç bey türbesini bu vesileyle ziyaret etme şansına sahip olduk, sağ olsun...

 Bu kapı çok güzel, fotoğrafını çekeyim, diye durduğumuzda müezzin kardeşimizden öğrendim Zeki Müren'in doğduğu ev olduğunu...
 İnsanoğlunun kısa bir ömre sahip olduğunu haykırıyordu yıllara meydan okuyan duruşuyla...

Restorasyonu tamamlanan sur kapısı..

Camii çekimlerini ve bilgilerini inşallah en kısa zamanda Türkiye'nin Kubbeleri sayfasında paylaşacağım.

Ramazan sonrasına kadar sadece şehir içinde geziler yapacağım.
Öyle oruçlu hele birde yaralı bir diz ile şehir dışı yolculukları yapılmayacağını öğrendim:))
Dönüşüm Salih beylerle oldu. Eve ulaştığımızda sahurun bitimine 15 dakika kalmıştı...

Ancak bu kadar kısa yazabildim:))

Hayırlı, bereketli, huzurlu Ramazanlar dilerim.
Samimi bir kalp ile zulüm altında olan kardeşlerimiz için dua etmeyi de Mevlam bizlere nasip eylesin.

10 Temmuz 2014 Perşembe

Ya Nasip

Selamünaleyküm 

Garip ruh halleri içerisinde o sokak senin, bu camii benim diye diye geziyoruz:)
Biz -ben, keyfim ve kahyası- birlikte vakit geçirmeyi çok seviyoruz.
İnsanları tanıdıkça yalnızlığı güzel bulanlar kervanına katıldığımdan beri böyleyiz.

Neyse, diyor son geziden fotoğraflara bırakıyorum sözü:)

Dün akşam sevgili iftar yemeği için dışarıda olunca evin küçük beyi Furkan, beni de evden kovdu kibarca:)
İşlerimi erken bitirebilsem onun kovmasına gerek kalmadan zaten evden ayrılacaktım ama her zamanki tembel ruhum mesai başında olduğundan işleri toparlamakta gecikince son anda dışarı çıkmaktan vazgeçmiştim ki kovulduk:)

Biraz isteksizce düştük yola.
Nereye gideceğime tam olarak karar vermediğim için "ya nasip" dedik
Soluğu Süleymaniye'de aldım yine
Seviyorum buranın atmosferini... 

İftar vakti gelmeden önce kuru fasulyeci esnaf kardeşlerimin kapısını çaldım.
İlk çaldığım kapı yüzüme bile bakmadan "doluyuz" dedi
Diğerleri önce yerimiz var, dediler sonra tek kişi olduğumu duyunca rezervasyon yapamıyoruz, dediler
Olsun... biz "ya nasip" demiştik Nasibimiz için şikayetçi olacak değildik...
Hayal kırıklığı ile abdest almaya giderken başımı sola çevirdiğimde bu harika manzarayı görmek!!
Kelimelere sığmayacak bir sevinçle gönlün dolup taşmasına sebepti.

Finali düşerek yapmaksa Allah'ın kuluna "kır dizini evinde otur" demesi gibiydi:))
Derisi soyulmuş, yumurta kadar şişmiş bir diz ile ben hala gezme planları yapıyordum ama nasip olmadı bugün evde kaldım.
Yarına ya nasip, diyoruz artık:)