9 Kasım 2014 Pazar

Mutluluk....



Sokakta gördüğüm herkese selam veresim var bugün:)

Güzel ve yoğun bir pazar gününe başlamanın mutluluğunu yaşıyor gönül.
Tabi bu mutluluğa  ney hocasının beni kabul etmesinin, uzun zamandır görüşemediğim dostlarımla boğazın muhteşem manzarası karşısında buluşacak olmamızın, dinlemekten hiçbir zaman bıkmayacağım Osmanlı hocamın etkisi çok:)

Keyifli pazarlar cümleten

7 Kasım 2014 Cuma

Osmanlı'da İlk Cami-i Kebir; Ulu Cami

Şehzade Camisini paylaşacağımı söylemiştim lakin bu niyet aylardır paylaşılmayı bekleyen Ulu camimize haksızlık olacaktı.

En çok sevdiğim iki fotoğraf ile Bursa Ulu Camii paylaşımını sizlerle de paylaşayım.




3 Kasım 2014 Pazartesi

Sevgili İle İlk Eserimiz

Daha önce takip edenler belki hatırlar "sarı kanatlı" varlıklarla aldatılma hissimi:) Yine mevsimi geldiği için 10 gündür izinli olan sevgili her akşam sarı kanatlarına koşunca doğal olarak kıskançlık hissi geldi yerleşti gönlüme.
Baktım olacak gibi değil sitemde bulundum biraz.
Haksız yere konuşmam 
Haklı olunca da sözlerim karşımdakine tesir etti:)
Cuma namazından gelir gelmez "Hadi kalk Şehzade camii'sine gidelim" demeye başladı
Yok arkadaş gitmem!
Gidersem de seninle gitmem, diye inatlaşmaya başlıyordum ki "hadi al makineleri birlikte fotoğraf çekelim" diyerek can evimden vurdu...
Fotoğraf söz konusu olunca akan sular duruyor.
Saat 14'de yollara düştük.Allah'tan toplu taşıma araçları ile 45 dakika da ulaşıyoruz.


Kubbe fotoğrafını en güzel sırt üstü uzanıp çekmek...Bayan olunca erkeklerin olduğu bölümde bunu yapmayı kendime yakıştıramıyorum.Rastgele makineyi yere koyup çekmeye çalışıyorum oda bayağı zorluyor.Madem sevgili yanımda yardımını rica edeyim dedim.Bütün ayarlamaları yapıp nasıl çekmesini istediğimi anlattım tek karede adam işi bitirdi:))
Yukarıda ki kare sevgili ile ilk ortak eserimiz.
Havasından yanına yaklaşılmıyor şimdi
Yok efendim çok iyi fotoğraf çekermiş de bilmem neymiş de
İnsanoğlu böyle işte:))

 Şehzade camii'si ile ilgili araştırmaları toparladım sayılır inşallah bugün proje sayfasında diğer fotoğraflarla birlikte paylaşırım.
Bu kare benim için özel olduğu için burada paylaşmayı istedim.

Aşure gününüz mübarek ola
Dualarınızda bu garibanı da hatırlamanız nasip ola:)


30 Ekim 2014 Perşembe

Yine Ben Ve İstanbul

Sağlığın zekatını ödediğimiz, kapımıza bırakılan mutluluk sepetini gönlümüzde demlediğimiz günler su gibi geçip gidiyor... Geriye sadece fotoğraflar, amellerimiz bir de hatırlayabildiğimiz kadar biriktirdiğimiz hatıralar kalıyor...Gerisi hikaye:)

Arapça öğreniyorum...Dursun Gürlek hocanın Osmanlıca derslerine katılıyorum, sohbetlerini takip etmeye çalışıyorum.
Yıllarımı ne kadar boşa harcadığımı farketmenin hüznü kaplıyor gönlümü.En azından kalan ömrünü güzel yaşamaya çalış, diye kendi kendimi motive etmeye çalışıyorum:)

Kısaca vaktim camii, kütüphane, fotoğraf makinesi üçlüsü arasında geçiriyorum.
Bu vakitlerde kötü günlerimin en iyi yol arkadaşı eşlik ediyor bana.
Aynı dili konuşuyoruz, anlıyor beni...yormuyor!

Dün yine birlikte düştük yollara...
29 ekim kutlamalarını görüntüleyecektik güya!
Bütün gün elektrikler kesik olduğu için habersizdik kutlamaların iptal edildiğinden.
Yola çıktığımız da haberdar olduk lakin artık geri dönmenin çokta anlamı yoktu.
Üsküdar'a gidip bir boğaz havası alıp döneriz, dedik
Öyle de yaptık.
 Yağmur damlalarının ıslattığı sahil şeridinde önce bir bankta oturup Mevla'nın bize verdiği güzellikleri hayranlıkla izledik....Sonra da vizörün arkasına geçip baktık güzelliklere....

Söz, fotoğrafların
Ben kendime bir fincan çay ikram edip yorulan bedenimi dinlendirmek için kaçarım bu ellerden:)






8 Eylül 2014 Pazartesi

Benim Objektifimden; İstanbul

Hafta sonunun yorgunluğunu üzerimden atamamış bir gariban kul olarak güne başlayınca, geldim buraya:)

Burada yer alan fotoğraflar yorgunluktan isteksizce çekilenlerden oluştuğu için teknik gözardı edilmiştir. 
Hayırlı bir hafta dileğiyle sözü fotoğraflara bırakıyorum:)











2 Eylül 2014 Salı

1 Eylül 2014 Pazartesi

Dalgalar

Çocuksuz geçen son iki günümü kıyı şeridinde geçirdim.

Cumartesi günü Rumeli feneri ve Garipçe'de fotoğraf çektik.


Balıkçı ağabeylerin ikram ettiği çay ilaç gibi geldi.

Pazar sabahları artık klasik olarak Nuga'dan mısır unlu poğaça soframızda yerini alır oldu.
Sevgili ile yapılan güzel bir kahvaltı sonrası düştük yollara.

Kendimizi bu seferde Anadolu tarafının Karedeniz kıyılarında bulduk.
 Dalgalar kıyıyı döverken ben çocuklar gibi çığlıklar atıyordum sevinçten:)
Sevgili "gidelim" demese ben saatlerce dalgaların kıyı ile buluşup ayrılmalarını izlerdim.

Kendimizi orman yolunda bulduk.
Sevgili "nereye gidiyoruz?" dediğinde "ya nasip, Yol bizi nereye götürürse..." dedim.
Hem cumartesi günü hemde pazar günü 3. köprünün iki ayağını gördüm.
İnanılmaz üzüldüm.
Bizden sonraki nesilleri düşünmeden bencilce zevklerimiz, hırslarımız uğruna ağaçları katletmenin yarın mahşerde hesabı sorulacaktır. Yolu genişletmek için yapılan çalışmalarda yüzlerce ağaç köklerinden sökülmüş yol kenarında diğer ağaçların üzerine yıkılmış halde bekliyordu.Yazıktır, günahtır!!! madem katlettiniz hiç olmazsa diğer ağaçlara zarar vermesini önleyin kaldırın.
Ben hakkımı helal etmiyorum!!!

Bu üzücü manzara eşliğinde Anadolu kavağına ulaştık. Kale dibinde bir çay içmekti niyetimiz otopark sorunu yaşadık yine indik kıyıya.
Sevgili balık tutmaya çalışırken ben tekrar dalgalar arasında İncesaz'ın "kalbimdeki deniz" şarkısı eşliğinde kaybolup gittim...

İkindi üzeri tekrar kürkçü dükkanına dönen tilkiler gibi döndük kendi sahilimize -tapusunu bize vermişler gibi-
Akşam yemeğini de sahilde sevgili ile yedikten sonra döndük evimize.

Bu sabahta sağ salim çocuklar döndüler şükür. Onlara güzel bir kahvaltı sofrası hazırlayıp tatilleri hakkında konuştuk biraz.
Allah çocuklarımızın acısını yaşatmasın
Hayat onlarla güzel:)

26 Ağustos 2014 Salı

Havadan Sudan

Bu sabah Eminönü esnafı kepenklerini açmadan ben çoktan tarihi sokakları arşınlıyordum. Önce Yuvam fotoğrafa uğradım. Bazı ekipmanlar alacaktık ama istediğimiz objektif ellerinde olmayınca ay sonu yeniden görüşmek temennisi ile oradan ayrıldım. Ben fotoğrafa başladığımdan beri Yuvam'dan alışveriş yapıyorum.Güvenilir, samimi insanlar.. Daha sonra hayyam'a gittim. Oradan da birkaç şey aldım sonra  Cumhur ile buluşup linkteki yerde kahvaltı yaptık.Çayı semaverde demliyorlar mis gibi...Manzara deseniz ruha şifa... Eh birde yanınızda ortak zevklerde buluştuğunuz kardeşiniz, dostunuz varsa değmeyin keyiflere...
Karaköy'de salaş bir mekan. Sonradan fark ettik alkol satışları var. Bu yüzden öneride bulunmuyorum. Zorda kalmadıkça alkol satışının yapıldığı mekanlardan uzak durduğumdan sanırım daha öncede bahsettim -marketlerde dahil-


Bugünlerde bol bol dalga sesi dinlemeyi Mevlam nasip ediyor...Kedinin ciğere baktığı gibi bakıyorum iyot kokulu davetkar sulara...
Ve erkekleri kıskanıyorum özgürce sularda yüzdükleri için. Kedi-ciğer halleri içindeyken hayal kuruyorum; bir gün kendime kapalı olimpik havuz yaptırıyorum inşallah...Bu hayali annem duysa "aç tavuk kendini darı ambarında görür" derdi:))
Buna şükür en azından ruhu sakinleştiren dalga seslerini duymayı, dalgaların kıyıya vuruşunu görmeyi nasip etmiş Mevlam... 

Bu aralar yine bolca müzik dinler oldum. Hüznün, özlemin, kızgınlığın, neşenin ve huzurun yoldaşı olan müzikler, iyi ki var. 
Bilgisayar başına geçme sebebimdir müzik.
Dün fark ettim yıllardır hep aynı şarkıları dinler olmuşum.Yenilerden sevdiklerim de var ama daha çok belli müzikler etrafında dönüp duruyormuşum. 

Ruhumuzu yoranlar değil bize huzuru tattıran ne varsa buyursun gelsin ömrümüze, diyerek giderim bu ellerden 



25 Ağustos 2014 Pazartesi

Zaman Hırsızları


Eskiden yoklardı hayatlarımızda...bilmediğimiz için eksikliğini hissetmiyorduk.
Şimdi hemen hepimiz ucundan kıyısından bu hastalığa yakalanmış durumdayız.
Bazen çok üzülüyorum harcadığım zamanlarıma
Şeytan çeşitli bahaneler üretiyor bende inanmaya gönüllü oluyorum, nefsimin hoşuna gidiyor ya
Samimi bir kalple tüm bu sosyal medyaları kullanan ve normal hayatına eksiksiz şekilde devam eden insanlara hayranlık duyduğumu itiraf edebilirim.
Benim şuan tek kullandığım instagram ve whatsapp
Ve ciddi zamanımı aldıklarını düşünüp kendimi suçlu hissetmeye başladım.
Sadece işim için fotoğraf paylaşımı ile kendimi sınırlayıp bilgisayar başına geçtiğimde arkadaşların paylaşımlarına bakmaya çalışarak sosyal medyadan uzaklaşmak istiyorum.

Teknoloji çığırından çıkmış bizleri de önüne katmış sürüklüyor, Allah sonumuzu hayır eylesin.
Bunca düşman içinde dinimizi, imanımızı yaşamayı unutturmasın

-sizi mi kıralım "zaman hırsızları" diyelim:) -

24 Ağustos 2014 Pazar

Çikolata Kahve Kokuları Eşliğinde Geçen Bir Gün

Sözümü tutuyorum:)

Bugün çocuklar olmadan geçen ilk günümüz.
Hani bazı yaşlı çiftler vardır baktıkça imrenilen saygı, sevgi, hoş görü yumağı 
Bazı çiftlerde vardır sürekli didişme halinde 
Bugün anladım ki bizim yaşlılığımız ikinci gruptakiler gibi olacak
Allah var huysuzluk eden benim:))
Ah ben ne çekilmez biri olmuşum böyle -sevgili duymasın- :)

Neyse ikindiye kadar kendi hallerimiz de takıldık sonra birlikte sokaklara attık kendimizi.
Bir kadın alışveriş merkezine gidip de yarım saatte çıkmayı başarıyorsa helal olsun o kadına
Benim sevgili o yarım saati bile çok görüp söylendi
Sevgiliye işkence gibi gelen bu yarım saat sonrası soluğu boğazda aldık
Ben biliyorum bütün derdi kaçan balıklar
Sanki balıklar selama durmuş kendisini bekliyor 
Anlıyorum onu...Benim için fotoğraf ne demekse onun içinde balık avlamak aynı şey:)

Sevgiliyi dalgaları, yosunları ve balıkları ile başbaşa bırakıp ben boğaz kenarından yürüyerek Çengelköy'e gittim.Sokak aralarını gezmekti niyetim, sıcaktan fenalık geçirmeseydim:)
Soluğu Çikolata Kahve'de aldım - makinem ile çekim yapmayı akıl edememişim- . Sahipleri samimi insanlar. Mekanda çalınan müzik seçimleri tam benlik; Dilek Türkan:) 
Birbirinden lezzetli çikolatalarını tadabileceğiniz gibi adı üzerinde kahvenizi çikolata ile harmanlayarak da içebilirsiniz.Gitmek isteyenler için küçük bir bilgi; kredi kartı geçerli değil. 

 Mekan; tarih, iman, kahve, çikolata, huzur kokuyor:)

Kahve keyfinden sonra tekrar sevgilinin yanına gittim...
Gün batımını çekmekti niyetim, olmadı.
Güneşe aldanıp zamanı kaçırdım:)
Çocuklara emektar makinemi ve lenslerden birini verdim. Yanıma da yük olmasın diye tele objektif ile geniş açıyı aldım.Biri çok geniş kalırken diğerinin açısı dar kaldı.Bana da böyle bir açı ile boğazın gerdanlığı kaldı:))

Yarın yine İstanbul sokaklarındayım. Sevgili ile madem çocuklar yok her akşam dışarıda vakit geçirelim, diye bir karar aldık bakalım nasibimizde ne varsa artık:)


The Silk Road Ensemble



Yo-Yo Ma sen ne güzel bir işe öncülük etmişsin!!

Birbirinden değerli sanatçıların oluşturduğu orkestra tek kelimeyle; harika

Benim 4 eylülde Zorlu Center'e gitmem imkansız
Hani vakti, durumu müsait olanların ayaklarına kadar gelen bu fırsatı değerlendirmelerini öneririm.
Gecede Kürt sanatçı Aynur'da sahne alacakmış.
Ben eğer gidebilseydim yalan yok en çok Kayhan Kalhor için giderdim:))

Benim veletler tatile gittiler.Onlar dönünceye kadar sık sık buralara uğrayacağım inşallah:)
Şimdilik güzel ve keyifli bir pazar günü diliyorum cümleten

8 Ağustos 2014 Cuma

Gökyüzünde!! -Hava yolu Şirketleri Hakkında-

Bizde ahali ile yolculuk ediliyorsa son dakika plan değişikliğine hazır olmak gerekiyor.
Bu bayramda öyle oldu.
İlk önce bayramda 10 günlük bir memleket ziyareti planları yapıldı son anda bu plan iptal edilip 4 gün için memlekete gidip gelme kararı verildi.
Benim dışımda kalanlar uçak yolculuğunu tercih edince onlara uymaya mecbur kaldım.
Aslında ben yine onlara bakmaz otobüsle yollara düşerdim de yaşlılık hali işte, gözüm yemedi 13 saatlik yolculuğu:)

 Daha önceki yolculukları Türk hava yolları ile yapmıştık.Bu sefer fiyatının cazip olmasından dolayı pegasusu kullandık.
Sonradan yaşayacaklarımızın bizi pişman edeceğini bilmiyorduk tabi:)
Havalananına erken gitmiştik üzerine birde tam bir buçuk saat uçak rötar yapınca sinirler gerildi.
Yolcular görevliye kızdılar, haklılardı.
Ben nefs terbiyesine girdiğimden uzaktan izledim ama yolcular sonuna kadar haklıydı.
İnsan biraz güler yüzlü olur.
Görevliye uçağın neden geç geldiği soruluyor cevap; "bizde bilmiyoruz nerede olduğunu"
Yolculardan biri "gökyüzünde piknik yapıyorlardır!!!" diye kızmaya başlayınca dayanamadım kahkaha attım.
Bizim eski ev sahibimiz taşınmadan önce balkondaki barbeküyü kullanmamız için uyarmıştı
Adanalı olduğumuz için hemen mangalı kullanacağımızdan endişe etmiş:))
Bir türlü gelmek bilmeyen Adana uçağının yolcuları ile birlikte bulutlar üzerinde piknik yapmaları olasılığını düşünmek normal!! :)

Neyse şimdilik Pegasusu bir kenara bırakalım gelelim bana.
Yıllar sonra yeniden uçağa binecek olmam nefesimin kesilmesine sebepti.
Havalanmak için beklerken yanımdakiler gıcıklığına "bak hala vazgeçebilirsin istersen inebilirsin" diye dalga geçiyorlar..
Yasak, olduğunu söyleseler de helikopterde fotoğraf makinesi kullanılıyorsa uçaklarda da kullanılıyordur diye bir mantık yürütüp vizörün arkasından bakarak korku ile baş etmeye niyetlenmiştim.
Ama öyle olmuyormuş..
Havalanmaya başladığımızda elimin biri sevgilinin ellerini tutuyor diğeri karagözlü yari... gözlerim kapalı deklanşöre basıyorum..Hem korkarım hemde fotoğraf çekerim abi, diyordum:))

 Bu fotoğraflardan sonra "gözüm kapalı bile fotoğraf çekerim" desem yalan olmaz artık:))

 Sonra o kalkış anındaki korkum yavaş yavaş geçmeye başladı.Gökyüzünü ve yeryüzünü incelemeye başladım.


 Tuz gölü çok daha nefis görünüyordu ama işte pencere arkasından çekim ancak bu kadar oluyor.


 Adana semalarına ulaştığımızı pilot anons edince iyice rahatladım.
Nihayet ayağım birazdan toprağa değecek diye çocuklar gibi sevinçliydim:)
 

Yolculuğun sonunda küçücük Adana havalanın da 20 dakikadan fazla bagajı bekledik.
Dönerken bagaja bir şey vermemeye karar verdik.
Bu seferde tripod sorun çıkardı zorunlu olarak onu dönüşte bagaja verdik ve çilemiz başladı.
Dönüş yolculuğunda da uçak yine 1 saat rötar yaptı.
Giderken pilot "Adana havalanın da yaşanan yoğunluktan..." diye gecikme için özür dilerken dönüşte de yine pilot İstanbul hava yolundaki trafiği bahane etti.
Arkadaş Adana'ya uçaklar vaktinde iniyor kalkıyor da Pegasus uçağına mı gelince yoğunluk oluyor!!??
22.25 seferi ile uçtuğumuz da normal şartlarda 23.50 gibi inmiş olmamız gerekiyordu.
Bir saat kalkışta bekledik yetmez gibi birde tripotu uçakta unutmuşlar 40 dakikaya yakın bekledikten sonra görevlilere sorunda öğrendik.
Sonuçta eve 2.30 da geldik.

Pegasusu, Türk hava yolu ile kıyaslıyorum, üzgünüm çok eksikleri vardı.

Türk hava yolununda uyguladığı vergiler beni hasta ediyor.
Bilet fiyatı 45 lira görünüyor vergiler harçlar vs.. derken bu fiyat oluyor 90 lira civarı
Bu uygulama itici oluyor bence adı üzerinde fiyatımız bu, desinler daha sevimli olurlar.

Allah'ım bütün artıların aynı kurumda toplandığı günleri görmeyi nasip etsin, diye facebook hesabımda dua etmiştim bu duayla bitireyim:)