26 Temmuz 2012 Perşembe

İsyan Modunda

Vakit bulup geldim bloğu güncelleyeyim diye ama karşımda küçük oğlum "anneeee bilgisayarda işin ne zaman bitecek" diye kedinin ciğere baktığı gibi bana bakmakta:)
Büyük oğlum "anne şu gömleğimi ütüler misin?" normalde kendisi de ütü yapabilir diş ağrısından kıvrandığı için ütü işini üzerime yıkma eğiliminde:)
Annem kardeşlerimle ilgili bir şey anlatırken kendisini dinlememi bekler.
Yeğenlerim "hala şunu açabilir misin -diğer bilgisayardan oyun sitelerini açmam beklenir-" der
Ays "imdaatttt!!!" diye bağırmaya hazırlanırken cemaat birlik olup hepsi bir ağızdan "kalk şu bilgisayardan" diye isyan çıkarmaya hazırlanırken madem bloğu  hiç olmazsa yemek fotoğraflarıyla güncelleme yapıp kaçıyorum





8 Temmuz 2012 Pazar

Hafta Sonuna Dair

Dün nihayet fotoğraf makinesinin kaybolan şarj cihazını gidip aldım.
Orjinali ile arasında 100 lira gibi bir fark olunca yan sanayi aldım
Umarım ve dilerim pil zarar görmez diyerek şarj etmeye başladım...Şimdilik bir sorun yok:)
İnecekleri durağı unutanları bir türlü anlayamazdım dün bu durumu yaşayan insanları anladım.
Yıllardır kullandığım istasyonda inmeyi unutunca biranda kendimi Atalar istasyonunda buldum:)
Ayağımı ayakkabı vurunca Atalar sahilinde balık tutan ahalinin yanına giderken ayakkabıları çıkarıp yalın ayak yürüdüm.Bu durum iki marketi gezerken de devam etti.İnsanların tuhaf bakışlarını ve ayağınızın kirlenmesini umursamazsanız bence keyifli bir şey
Yinede zorunlu kalmadıkça yapılmaz herhalde:))

Dün böyle koşturmalı geçince bu sabah kahvaltıya gelecek arkadaşlarım için hiç bir hazırlık yapamayıp her şeyi bu sabah saat 5'te kalkıp hazırlamak zorunda kaldım.

 Normal şartlarda kahvaltı sofrasını mutlaka çeker arşive eklerdim ama bugün unutmuşum.Bu fotoğrafı arkadaşımın profilinden (ç)aldım:)) Cep telefonu ile çekmişti masanın yarısını almış. Aceleden hazırlanan bir kahvaltı olmasına rağmen keyifli sohbetlerin yapıldığı güzel bir gündü...

Arkadaşlarımı yolcu eder etmez mutfağı bile toparlamadan doğruca Berat gecesi dünyaya geldiği için ailesinin Berat ismini verdiği bu dünya tatlısı bebeğin fotoğraflarını çekmek için evden ayrıldım.
Allah sağlıklı, mutlu, huzurlu uzun bir ömür nasip etsin...

Fotoğraf; garipçe gezisinden

Eve dönerken şiddetli bir şekilde sağ yanımdan vuran migren ağrısı sebebiyle feleğim şaşınca bir iki saatlik uyku sonrası yarın sabah çıkacağımız tatil için hazırlıklara başlamadan önce bugüne dair notları sizlerle paylaşayım istedim:)

Bol bol kitap okuyup, fotoğraf çekeceğim, sürekli o koy senin bu köy benim gezeceğim keyifli bir tatil geçiririz inşallah....

Yeni haftanın cümlemize güzellikler getirmesi dileğiyle:)

6 Temmuz 2012 Cuma

Elie Saab Hayranlığı

Elie Saab 1964 yılında Lübnan'da dünyaya geldi.İlk elbisesini kız kardeşi için 9 yaşında diktikten sonra kendisini göstermeye başladı.18 yaşında ilk moda evini açtı.1982 yılında kendi markasını oluşturdu.Markasının ilk moda evini Lübnan'da kuran Elie Saab Milan ve Paris'te de moda evleri açtı.
Ünlü tasarımcı, moda dünyasına ilk adım attığı andan itibaren çok başarılı olacağının sinyallerini verdi.

 Elie Saab imzalı bir elbiseyi ancak rüyalarımda giyebilirim belki ama tasarımlarından esinlenerek bir gün mutlaka kendime elbiselerinden diktireceğim. Veletlerden birinin evlenmesini bekliyorum:)Elie Saab'ın tasarladığı elbiselerin hepsi birbirinden güzel...Aslında güzelden öte muhteşemler.
Mesela bu elbisenin yırtmacı kapatıldıktan sonra harika bir tesettür kıyafeti olabilir.
Soldaki elbise gün içinde ve özel günlerde rahatlıkla kullanılabilecek bir elbise olarak dikilebilir.

Elie Saab geçen yıl en az elbiseleri kadar güzel bir parfüm çıkarmış
Kendisi ile geçen haftalarda tanıştım
Üst nota; portakal çiçeği
Orta nota; Yasemin
Alt nota; bal, gül, sedir,silhat
Bütün bu kokuların birleşiminden nefis bir parfüm ortaya çıkmış
Hafif ama sönük olmayan bir parfüm
İlk kez bir parfüm beni böylesi çok etkiledi.
Ben mutlaka bu parfümü alacağım, dedim arkadaşım yurt dışından gelirken getiririm dediği için beklemedeyim.

İşte son günlerde Elie Saab'ın tasarımlarına, parfümüne hayran hayran bakmaktayım,
İsteyin vereyim, buyuran Mevlam elbet bir gün verir umuduyla.... :))

"Bütün Uygarlığa Karşı İhanet Etmiş Olur"

Dün bu güzel ve anlamlı yazıyı Metin hocam paylaşmış Fotoğrafın kime ait olduğunu bilmiyorum Öğrenirsem veya bilen arkadaşlarımız söylerse isim yazacağım

Beş yaşında idim.Babaannem rahmetli,pirinç ayıklıyordu. Bir tane yeredüştü.Babaannem eğildi,aramayabaşladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmayaçalışıyor. Çocukluk iste,'aman babaanne dedim. Birpirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya,yorulmayadeğer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı,öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâmkesiyorsun, ' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördünmü?İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinçtanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği,çilesi var biliyor musun?'Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. *Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde biriğne görüp de eğilip almazsa,bütün uygarlığa karşıihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir iğneninüretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, elemeği vardır diyordu. *On dokuz yıl evveldi.*Stockholm'e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi.Sabahleyin, traş olmak için lavaboyagittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm.Lütfen diyordu, traştan sonra jiletinizi çöpeatmayın.Yanda bir kutu var,oraya bırakın. Bir tek jiletledahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcıolun.Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdanberi çelik eşyadenince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşyaüzerinde'İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı. İste oülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpegitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor,gelenturistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. * *İsviçre'de zaman zaman, belli periyotlarda,radyolar,televizyonlar, bir haberi duyurur.Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfenhazırlığınızı yapın.**Okumadığınız,ilgilenmediğ iniz, kullanmadığınız nekadar kitap,dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj,kutuvarsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa,kapının önüne koyun.İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaçziyanına engel olun.*Japonlar son derece sade, basit,yalın mütevazıyasayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya iledolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş ,hayatın manasını anlayamamış , zavallı kimselerdir.Böyleleri ile, zavallı, evini mezat salonunaçevirmiş diye eğlenirler. Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi birdarboğazdan geçiyor. İç borçlar,dış borçlargırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisitoplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı vetehlikeleri ile anlatır ve su andan itibaren der,Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dışborçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka birşey yemeyeceğim. Su üstümdeki elbiseden başka elbisegiymeyeceğim. Dediklerini yapar, en üstten en altabir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütünborçlarını öder. Bu durumun toplumun bütünkesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığınısöylemeye gerek yok. Geçenlerde Japon imparatorunun sarayınıgördüm. Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı,ne kadar gösterişten uzak... *Gerekmediği halde elektriği yakmakla, Suyukapamadan bos yere akıtmakta, Gece çamurluayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, Yemekyediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz dezalimler sınıfına geçmiyor muyuz? *Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerleörülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki,İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım. Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atıbir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu,bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu.. Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zenginolalım, ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmakzorundayız. Bunda parayı da, maddiyatı da aşanbüyük bir edep ve incelik vardır.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Misafir yoğunluğu

Yine istemeden uzun bir ara verdim.16 gün kız kardeşim bende kaldı.Onlarla birlikte gezmeler, gece geç saatlere kadar fotoğraf düzenleme işleriyle uğraşma falan derken güncelleme yapamadım.
Kardeşimi evvelsi akşam yolcu edip eve döndüğümüzde evde bizi derin bir sessizlik karşıladı.
Ev dağılmış dökülmüş hiç umurumda olmaz ama 5 tane veledin sesleri beni bir hayli yordu:)
Hayatı sessizliğin içinde geçenler beni anlayacaktır:)

 Ne  zaman bilgisayar başına geçsem fotoğraftaki velet yanıma gelip "teyzeee ne zaman işin bitecek" diye soruyordu.Komik olan ben bilgisayar başına geçinceye kadar çocuğun aklına bilgisayarda oynamak gelmiyor ne zaman ben bilgisayar başına geçsem yanımda bitiveriyordu.Eşim, dinsizin hakkından imansız gelir, diyerek veledin eylemini destekliyordu:)

Hafta sonuna kadar İstanbul'dayız sonrasında kısa bir Karadeniz gezisi yapmayı planlıyoruz....
Biz geziden döner dönmez annem ve yeğenlerim geliyor.
Takılıyorum "bu yıl evi pansiyon olarak kullansam ekipman temini için bayağı sermayem olurdu" diyorum:)

Şimdi  Sengul arkadaşımın miminde ki soruları cevaplayayım

1- Blog açmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında ilk bloğu sanırım 2005 gibi açmıştım. Adresimi bile hatırlamıyorum:) bunun gibi bir kaç blog açıp ilgisizliğimden şifrelerimi unutup tarihin tozlu sayfaları arasında bıraktım....
Bu bloğumu açma sebebim abimdir.
Çok geziyorum diye gıcık oluyordu birazcık ona inat gezip gördüklerimi, çektiklerimi kısaca ne yaşıyorsam onu paylaşmak için blog açtım diye hatırlıyorum...

2- Sizde benim gibi ilk miminizde zorlandınız mı?

Mim konusunda çok kötüyüm.Aslında soru şeklinde olan bütün mimleri elimden geldiği kadarıyla cevaplamaya çalışıyorum.Bazı mimlere de yanıt veremiyorum...Kasıtlı yapmıyorum sonra yanıtlarım diyorum bir türlü nasip olmuyor bu durumda çok mahçup oluyorum deep arkadaşımıza mesela çok mahcubum:)

3-Blog arkadaşlığınız da önemsediğiniz şey nedir?

Hayatımın genelinde önem verdiğim şey "samimiyet"" bu olunca diğerleri peşinden gelir diye inanıyorum:)

4- Blogdan önce ve sonra dersem ne dersiniz?

Kendimi bildim bileli günlük tutarım.Blog öncesinde tuttuğum günlüklerimi bir şekilde imha etmişimdir.Bazı arkadaşlarımla paylaştığım bir çok güzel yazıyı acımadan silmişimdir.Bu yaptığım davranışa çok kızan olmuştur:) Blog, yazdıklarımı saklamama sebep oldu.
Bazen geçmişi okuduğumda hoşuma gidiyor
Keşke diğerlerini de silmeseydim diyorum:))

Sengul arkadaşımıza teşekkür ediyorum

Selam ve sevgilerimle:)