9 Eylül 2017 Cumartesi

Marmaris/Selimiye

Hala toparlanma işlerim bitmedi. Ne çok lüzumsuz şeyi yük ediyoruz kendimize, diyerek devam ediyorum :)
Bugün çok çalıştım molayı hak ettim.
Çubuk gölü hakkında yazacaktım ama şuan içimden onu yazmak gelmedi. 
Bu yolculuğumda ki duraklarımdan birinden; Marmaris'ten bahsetmek istiyorum
Normal şartlarda gittiğim bölgede ki tüm tarihi yerleri gidip görmeyi arzu etsem de Marmaris'te bunu başaramıyorum.
Zamansızlık falan da değil.
Geçen yıl uzun kaldım...yalnızdım... fırsatım da vardı gitmek için ama ruhumu, bedenimi dinlendirmeye daha çok ihtiyaç duymuş olmalıyım ki deniz ve hamak ikilisi arasında geçti günlerim:)
bu yıl beni neler bekliyor bilmeden; ya nasip, diyerek yine keyfim ve kahyası ile düşeceğiz yollara. 

Fotoğraflar 2015 yılından.

Selimiye, Marmaris'in kendi halinde sessiz sakin bir köyüyken zamanla ünlenmiş. Bu kadar muhteşem bir koya sahip bir bölge bunca zaman nasıl gizli kalmış anlamış değilim zaten.
Uçakla ulaşım bana oldukça zahmetli geldi.
Önce Dalaman'a oradan Marmaris'e ve son olarak da Selimiye dolmuşlarına binerek ulaşım sağlanıyor. Toplamda evden çıkıp (Maltepe) Selimiye'ye ulaşmam 6 saati geçti.
üzerine yaşadığım uçak korkusunu da sayarsak ben araçla ulaşımı tercih edeyim arkadaş, moduna girmekte kendimi haklı görüyorum :) 

Konaklama için butik oteller, pansiyonlar mevcut. Manzaraya hakim olan Loca butik otelde bir gece konaklamayı çok istesem de şartlarım uygun değil :)

Fotoğraf loca butiğin web sayfasından alıntıdır

Şu manzaraya baksana arkadaş! havuz ve deniz kaynaşmış adeta...Şurada şezlonga uzanıp bir sabah gün doğumunu seyreylediğimi  şimdilik hayal etmekle yetiniyor :))

Söylediğim gibi bütçenize uygun manzaraya hakim veya deniz kıyısında konaklama imkanı bulacağınız şirin pansiyonlar ve oteller mevcut. 


Gelelim benim hikayeme....


Hemen hemen her gün erkenden kalkıp gün doğumlarını seyretmek benim en büyük zevklerimden. 
Uzaktan köy içinden gelen horoz seslerine narince kıyıya vuran dalgaların sesleri karışıyor.Daha önce hiç görmediğim veya isimlerini bildiğim irili ufaklı balıklar geçiyor gözlerimin önünden...Öyle dingin ve huzurlu bir atmosfer ki ruhum ve gönlüm şifalanıyor...
Güneş iyice yükselip beni rahatsız etmeye başlayınca ayrılıyorum kıyıdan.


Gidip çay demliyorum kendime...Çay demini alırken atlıyorum bisiklete begonvillerle süslenmiş köy yollarında pedal çevirip bahçesi yasemin çiçekleriyle süslenmiş Fatma ablamın pişirdiği ekmeklerinden alıyorum. Avluya adımını attığınız an yasemin ve ekmek kokusu of aman Allah'ım! mest oluyorum her defasında...Fatma ablam, hoş sohbet güzel bir insan. Kendi evinin önüne kurduğu fırında mis kokulu ekmekler pişiriyor odun ateşinde. 
Yolunuz düşerse nerede konaklıyor olursanız olun bence ekmeklerinden tadın:)
Mis kokulu ekmeğin baş köşeye kurulduğu güzel hafif bir kahvaltı faslından sonra kitap okuyarak veya dostlarla muhabbet ederek geçiyor vakit...

Denizin güzelliği dillere destan... Taşlı dar bir plajı var ona da plaj denirse. Belediye düzenleme yapacakmış ama ne zamana yapılır Allah bilir.
Hemen hemen sıfır dalgalı masmavi berrak bir denizde kulaç atmanın keyfini yaşayabilirsiniz.
Başınızı suya daldırıp gözlerinizi açtığınızda balıkların size eşlik ettiğine şahit olabilirsiniz.

Canınız tatlı bir şeyler atıştırmak istediğinde köy merkezinde yer alan paprika'yı tercih edebilirsiniz. Haşhaşlı tatlısı çok methedilmişti lakin ben keçiboynuzlu muhallebisini daha çok sevdim. Enginar tatlısını denemeyi çok istedim lakin nasibimde yokmuş. Üzeri pamuk şekerinden bulutla süslü limonataları da tadılmayı hak ediyor.
Selimiye, tam kafa dinlemelik bir yer olduğu için akşamları yapılacak öyle çok fazla bir aktivitesi yok. ihtiyaçta duyulmuyor sanki.
Eğer deniz kenarında konaklıyorsanız akşam karanlığı çöktüğünde iskelenin üzerinde bir şezlonga uzanıp gökyüzündeki nefis samanyolunu seyre dalabilirsiniz.
Hele bir de dolunay varsa offf ooofff gökyüzüne milyonlarca kalp uçuşur :))

Buraya kadar ki bölümü yazıncaya kadar kaç saat geçti, kaç kişi gelip gitti, kaç bardak çay yudumladım ne muhabbetler ettim bir bilseniz :)
Şelaleri, kız kumunu, mimarisine doğasına hayran olduğum Akyaka'yı başka bir zamana bırakıyorum zira çok fazla iş beni bekliyor.
Kim bilir belki yeni fotoğraflarla yazarım onları :)

Sözü şuan odamı dolduran şarkının sözleriyle noktalayayım

"Biz her mevsim yazdık
Hep aşk, hep sevdaydık Her gün döndü dünya Kimdik, kim olduk? Biz her mevsim yazdık Hep aşk, hep sevdaydık Her gün döndü de dünya Kim, kim, kim olduk?"

2 yorum:

  1. Fotoğraflar yine ustaca. Bir ricam olacak, yazı boyutunu ayarlardan biliyorsanız, biraz büyütseniz diyorum, karıncalar okumuyor sonuçta :)) Keyfiniz ve kâhyanızla iyi gezmeler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah, Murat bey
      Şu otelin fotoğrafının alıntı olduğunu yazarken böyle bir mesajın geleceğini tahmin etmiştim :)
      Dikkat ederim inşallah.

      Sil