19 Aralık 2012 Çarşamba

Aşk-ı Elif Ba

Posta kutusunda bir e-mail ararken karşıma Aşk-ı Elif Ba yazısı çıktı.Maalesef yazarın imzası yoktu.İnşallah araştırıp kime ait olduğunu öğreneceğim.İsimsiz yapılan paylaşımlarda huzursuz oluyorum.
Bilen arkadaşlar söylerse çok memnun olurum:)

İnşallah bütün harfleri fotoğraflarla sayfamda paylaşmaya devam edeceğim.Buradan da elbette paylaşacağım:)

Burada susayım....

ELİF gibi, tekim, birim, yalnızım…Yazdım… Elif dedim ilkin Mürekkebim bir damladan başlayıp uzarken sayfanın koynunda, ben bir Elif sevdâsı nakşettim sayfalara… Sayfanın koynu şerha şerha… Sayfa baştan sona âh ü figân, tepeden tırnağa kan revân… Elif’le başladım bu aşkı anlatmaya… Elif dibâcedir, Elif mukaddim… Elif ilktir, Elif kadîm… Elif’tir hep ilk adım…

 FE gibi, ka’de-i ûlâda kaldım, son kez secdeye varamadım …
Aşkın önünde diz çöktüm, ayak burktum, boyun büktüm. Başım kalbime yakın, arınmaya ve cilâlanmaya muhtaç kalbime… Yolları aşıp Sana geliyorum. Yüzüm yok secdenin nur yüzüne, biliyorum. Ellerim bir tesbih tanesinde kilitli Bedenim huzurunda ve ruhum ipinden kopmuş bir tesbih tânesi gibi… Yollarımı aç… Fe’lerim Vav gibi huzura muhtaç….


 DAD gibi, gözlerinin uçurumunda, bir kara ben noktasında aklandım…
Gözlerin bir uçurum… Sahifenin kenarında sonsuzluğa akacak iken ruhum, ben içre bir ben tuttu gözlerimi… Ay ve güneş nasıl tutulursa bir boşlukta, gözlerim nasıl tutulursa bir boşluğa… Harflerin noktasına da işte öyle tutundum. Bir kara nokta akladı benliğimi… Noktalar çoğalırken ben âhh, hep azaldım.
 NUN gibi, ateş denizini mumdan gemiyle, Nun gemisiyle aşsaydım…
Aşk, âteş denizini mumdan gemilerle geçtiği vakit… Gönül gemileri bir Nuh tufanı ile engin vâdîleri aştığı vakit… Bir Nun tekkesi düşseydi payıma… Yana yakıla aşsaydım alevli denizleri… Aşarak geçseydim âteşten dehlîzleri… Var/saydım… Aşka ulaşsaydım.
 DAL gibi, aşk deryasına iki büklüm daldım…
Uçsuz bucaksız bir okyanustu rahlemde açılan sayfa… Ezelden belâlı bir âşık gibi bıraktım kendimi suyun koynuna… İki büklümüm işte, dervişin elinde asâ gibi… Çile yurdundan gelmiş bir Dal’dan dahi belim eğri, boynum bükük… Deryâlara daldım, aşkla temizlensin diye kirlerim… Günah kokan ellerimle suya boyandım…
 ZEL gibi, kambur ruhumu noktayla taçladırdım…
Ervâh yurdundan kopup da geldim, denizin kıyıya attığı damla gibi… Ruhum kambur bir dilenci gibi kaldı yüce kapında Ellerim çâresiz, ellerim sahipsiz, ellerim kirli… Ruhum, günâhkâr ruhum ancak aşkınla diri… Koy aşkını bir nokta gibi başıma… Şâd olayım…
VAV gibi, iki büklüm hâlimle bir cenine konsam, bir secdeye varsaydım…
Vav gibi iki büklüm kaldım belâlı bir dünya yalanında… Yalanlardan, dolanlardan, koynuma dolanan yılanlardan sonra bir Vav huzuru hayâl ettim kendi dünyamda… Anne karnına düşen ceninden kopup, secdeye varan elimde koşup… Bir Vav gibi kendime dolansaydım…

not; Murat Mesut arkadaşımızın uyarısını dikkate alıp imza eklemeye başladım.Büyük sözü dinleriz biz:))

2 yorum:

  1. Şahane bir paylaşım. Yüreğim titreyerek okudum..Sağol canım..

    YanıtlaSil
  2. paylaşımlar için teşekkürler ,ay fotografını çekerken ki lensinizi merak ettim .gözlerinize saglık ...

    YanıtlaSil