19 Kasım 2012 Pazartesi

Gizli Saklı İşler


Normalde benim burada işimin olmaması lazım
Dünya bir iş beni beklerken ben gelmiş burada keyif yapıyorum
İflah olmam ben:))

Gizli saklı işlerden bahsedecektim biraz
Ne zamandır yazacağım da unutuyorum hep
Çok önemli bir şey değil ama torunlara bırakmak istediğim anılar arasında yer alıyorlar diye yazmam gerekiyor:)

Yakinen beni tanıyanlar gizli saklı işleri elime yüzüme bulaştırdığımı çok iyi bilir
Bu konularda vukuatlı biriyim
Kendimi tanıyorum...
Bir türlü gizli saklı işler yapmayı başaramadım bu yüzden yaptığım hiç bir şeyi gizlemem
Çevremdekilere "seveceksen beni böyle sev" mesajını çok açık veririm
Başlarda bu özelliğim güzel gibi gelse de sonra gizli saklı işler yapanların başına dert olduğum için şikayet konusu olur:)

Hatırladıkça gülsem mi ağlasam mı bilemediğim iki vukuatı anlatmaya başlayayım

Kısa bir süre öncesinde arkadaşlardan biri vesilesiyle bir etkinlikten haberdar oldum.Bizimkilerin çalıştığı sektörün düzenlediği bir etkinlik olduğu için kesinlikle davetiyemiz vardır.Salih'i aradım etkinlikten bahsettim.Haberi varmış ama başına bela olurum diye herhalde bana bahsetmemiş:).
Sağ olsun başına bela olmama ses çıkarmadı etkinliğe katılmam için bana davetiye verdi.
Bana etkinliği haber veren arkadaşın işleri ters gidiyor etkinliğe katılamıyor..Benim gideceğimi o ana kadar bilmiyor.Duyunca kendisine de bilet ayarlamamızı rica ediyor.Tamam sorarım ama telefonda olmaz diyorum ikna olmuyor arkadaş ısrar ediyor.Başıma geleceği biliyorum arıyorum Salih'i bilet var mı başka? diye sormamla sert bir tonla kimin için istediğime bağlı olduğunu söylüyor...O an  o arkadaşın adını söylemek yerine başka bir isim söylüyorum.Söz vermiyor ama ayarlamaya çalışacağını söylüyor.
Ben telefonu kapattıktan sonra nasıl pişmanlık duyuyorum tarifi yok.
Biran önce akşam olsun yemekler yensin çay keyfi yaparken ben durumu izah edeyim diye kıvranıp duruyorum.
Akşam Salih işten geliyor ben yemeği hazırlarken duramıyorum "Salih, hani arada bir müşterilerinize yalan söylemek zorunda kalıyorsunuz ya, hiç kendinizi kötü hissetmiyor musunuz? vicdanınız rahat duruyor mu?" falan diye sorular sorunca tanıyor karısını "dökül bakalım ne yalanı söyledin" diyor gülerek
Yemekten sonra anlatırım diyorum konuyu kapatıyorum...
Ama velet sağ olsun tam yemeğin ortasında etkinlikten söz açınca daha fazla dayanamayıp anlatmaya başlıyorum her şeyi...

Bir diğer vukuatım...

Bir kaç yıl önce kızlarla geleneksel Cuma akşamı buluşmalarından biri için organizasyon yapmaya çalışıyoruz.Ben karar vermişim Çiya'ya gidip kerepiç tatlısı ile salatalarından yiyeceğim.Başta bu fikri kabul ediyorlar ama sonra Banu'nun annelik iç güdüsü devreye giriyor ve çocuklarını bırakmak istemiyor.Onlarla beraber olacağımız bir yerde buluşmak istiyor.Benim o günkü ruh halim çoluk çocuk kaldıracak durumda değil hele ki istemediğim bir yerde....O zaman bu haftaki buluşmayı iptal edelim, diyorum....
Ama ben Kadıköy'e gideceğim diye plan yapmışım, her şeyimi ona göre ayarlamışım kimse beni tutamaz tek başıma da olsa ben akşam yemeğini gider Çiya'da yer dönerim diyorum.
Tam çıkmak için hazırlanırken Melike arıyor ne yaptığımı soruyor "sence?" diyorum
Hemen anlıyor:)) bekle bende geliyorum, diyor.
Biz ikimiz birlikte Kadıköy'e kaçıyoruz
Ama kendimizi Banu'ya bahsetmediğimiz için kötü de hissediyoruz
Bahsetsek haklı olarak canımıza okuması kaçınılmaz.Bana kalsa ben bahsederim çünkü sonradan nasıl olsa ben açık vereceğim daha kötü olacak.Melike ısrar ediyor bahsetmeyelim üzülmesin diye.Kabul buyurdum...Kadıköy gecesine dair tek kelime çıkmayacak benden.
Biz iki kafadar yiyoruz, içiyoruz, eğleniyoruz ve evimize dönüyoruz...
Bir kaç gün sonra bende kahvaltıda buluşuyoruz yine.
Yemeklerden falan konu açılıyor Enginar dolmasına söz gelince ben başlıyorum Çiya hakkında konuşmaya...Yok enginarı şöyle yapmışlar fiyatları şöyle böyle gayet normal bir şekilde anlatıyorum arada bir de Melike'yi beni doğrulaması için söze katmaya çalışıyorum...
Melike bana kötü kötü bakıyor!
Ben içimden bu kız bana niye böyle bakıyor ki? diye sorguluyorum
Banu "siz o akşam Çiya'ya gittiniz değil mi?" diye sormasıyla birlikte Melike'nin o manalı bakışlarının sebebi anlaşılıyor.Gel de toparla durumu!!! Melike hemen yooo gitmedik, dedi
Bende onu doğruladım
Banu kahvaltı sonrası eve gittikten sonra biz yine kıvranmaya başladık kendimizi teselli ediyoruz bir şey olmayacak diye..
Banu eve gittikten sonra msn öyle bir ileti yazıyor ki offf offf canımıza okusa daha iyi:)
Melike'yi arıyorum iletiden bahsediyorum doğal olarak ikimizde çok kötü oluyoruz.
Soluğu Banu'nun yanında alıyoruz
Kıyamıyor bize ve affediyor.
Salih bu sefer başlıyor Banu'nun bizi çok kolay affettiğini onunla konuşup bizi sürüm sürüm süründürmesi gerektiğini söylemek istediğini anlatıyor:)

Artık benim huyumu bildikleri için gizli saklı işlerde beni olay dışı bırakıyorlar.

Yapıma ters bir durum...

Çocuklarıma  da ne olursa olsun yalandan uzak durmalarını anlatmışımdır her  zaman.
Büyük elhamdulillah çok sert tepki vereceğimizi bilse de gerçekleri paylaşır her zaman
Adı gibi "Emin" biridir.
Ufaklığın karakteri henüz tam oturmadığı için onun hakkında bir şey diyemiyorum henüz.

Beyaz yalanlar hepimizin hayatında yer alıyor kaçamıyoruz bir türlü
Bence gizli saklı işler, yalanlar insanın üzerine ağır bir yüktür.O yükle bir ömür yaşanmaz bu yüzden belki de yatsıya kadar mumlar yanıyor:)

Huzuru, sevgiyi, mutluluğu iliklerinize kadar hissettiğiniz güzel bir hafta yaşamanız dileğiyle kaçarım bu ellerden...


4 yorum:

  1. Canım güzel bir yazı. Seni sakin sakin yarın tekrar okuyacağım. Birde foto yollayacağım. Görüşürüz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fotoğrafını umarım göndermişsindir canım henüz e-maillere bakmadım...

      Sil
  2. hey allam ya ama okurken komik geliyo insana.
    :)
    geçen hafta bi yazı yazmıştım.
    hüzün bahçesine kar yağsın, diye.
    orda, 2013 yılında beyaz yalan bile olmasın, demiştim.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalansız dolansız bir hayat olsa ne güzel olurdu:)

      Ama zor sanki:)

      Sil