27 Ekim 2012 Cumartesi

Yıl; 1997...Aylardan Kasım

 Facebook'a yüklediğim fotoğraflar arasında gezinmeyi seviyorum.
Bu akşam yine albümler arasında gezinirken ufaklığın fotoğraflarına takıldım bir süre...
 Hamileliğimin 3. ayının sonlarına doğru yapılan kontrollerde bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu öğrendik.Doktorun bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu söylediğinde hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf ediyorum:) Bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu öğrendiğimiz kontrolde aldığımız haberle birlikte cinsiyet konusu önemini hemen kaybetti...

Bebeğin kafasında kistler vardı ve daha kapsamlı tetkikler yapılması gerekiyordu...Doktorumuz bizi başka bir hastaneye yönlendirdi. Dopler incelemesinden sonra amniyosenteze karar verildi.Sonuca göre hamileliğin sonlandırılabileceğini söylediler.Günlerce sonucun çıkmasını bekledik.O bekleme süresi tam bir işkenceydi...
 Amniyosentez sonuçları elhamdulillah normaldi, hamileliği sonlandırmaya gerek görülmedi ama eğer kistler doğuma kadar kaybolmazsa başka riskler olduğunu ve bebeğin sakat doğma olasılığı olduğunu söylediklerinde eşim başta olmak üzere bütün aile üyeleri hamileliği sonlandırmam için baskı yapmaya başladılar.Baskılar sonuç vermedi ve ben kararımdan dönmedim....

Doğuma kadar yapılan her kontrol öncesi kistlerin kaybolmuş olması için dualar ediyordum.Ama her defasında kistler varlıklarını gösteriyordu bize.Doğum öncesi son kontrole gittiğimizde doktor kistlerin kaybolduğunu, görülmediğini söylediğinde çok mutlu olmuştuk.
Doğum gerçekleştiğinde herkes çocuğun başına bakıyordu.Hala içlerinde bir şüphe kaldığı böylece ortaya çıkıyordu...Doğum sonrası alınan kan testlerinin sonucu geldiği gün hayatımın en berbat günlerinden birini yaşadım.Yapılan testler sonucu çocuk zihinsel özürlü görünüyordu.Kimse bir şey söylemiyordu ama bakışlardan çok rahat anlaşılıyordu üzerimdeki gözler suçluyordu beni...İnat etmiştim şimdi sonucunu sadece kendim değil herkese çektirecektim, öyle düşünülüyordu....

Eşim  haberi iş yerinde almış hemen çıkıp eve gelmişti.İki gözü iki çeşme ağlamaktan başka elimden gelen tek şey duaydı.Ev dar gelmişti her zamanki gibi soluğu sahil kenarında almıştım...
Testlerin yenilenmesi gerekiyordu bazen yanlışlık çıkabiliyormuş.
Yaptırdık testleri.Yine bitmek bilmeyen bekleme süresi başladı....
Günler sonra testlerin sonucunu almaya eşim gitti.Olumsuz bir habere karşılık arkadaşları eşimi yalnız bırakmamıştı...Elhamdulillah sonuçlar bir önceki testte yanlışlık yapıldığını söylüyordu...
 Ama öyle bir toplumuz ki insanların hassas oldukları konuların üzerine gitmekten zevk alıyoruz sanki...Çocuğun her davranışı kuşkuyla karşılanıyor normal hareketlerde bulunduğunda "yok ya bu çocuğun zekası iyi" falan gibi sözlerle rahatlatmaya çalışıyorlardı.Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşeli, sözü çok doğru.İnsanların bu davranışının altında iyi niyet yatıyordu ama bu benim kendimi rahatsız hissedip, üzülmeme engel olmuyordu...
Ufaklık bir yaşını bile doldurmadan bir gün çok kötü hastalandı.Kollarımda morarıp kendinden geçtiğinde bizim için yeni zorlu bir süreç başlamıştı...Her ay rutin olarak havale sebebiyle hastanede bir iki gün geçirmeye başladık.Soğuk duşun bile ateşi düşürmeye yetmediği geceler yaşadık. Doktorlar ateşi bir türlü düşürmeyi başaramadığı günlerde kaç defa menenjitten şüphelenip belden sıvı almaya karar verdikleri an ateşin düşmeye başlamasıyla sıvı alımını iptal ettikleri oldu...

 Ateş 41 dereceyi geçerse beyinde hasar bırakır, dediklerinde doğal olarak korkuyla geçen dakikaların geçmesini beklerken bulduk kendimizi.Korkulan oldu ve biz 41 dereceleri de geçtik...Her ay antibiyotikler, doktorlar 2 yıl böyle geçip gitti.İçimizin rahat etmesi için bu süre içerisinde çok iyi çocuk nöroloji uzmanı bulup kontrol ettirdik.O dönemde normal yaşıtları konuşuyordu bizimki tek tük bir iki kelimeden ileri gidemiyordu.Doktor sadece bu konuya takılmıştı diğer bütün davranışları normal görülüyordu...Konuşma problemimizde 2-3 ay içerisinde düzeldi.
Havale geçirmesi de çok şükür bitmişti...
Çok yaramaz bir çocuktu ama yaramazlığı sadece kendine ve bana zarardı:)
Bir gün eşim iş gezisi için şehir dışına çıktığı vakit abi kardeş odalarında oyun oynarlarken ufaklık kendi karyolasından abisinin ranzasına çıkmaya çalıştığı sırada düşüyor ve dili kopuyor!!! elhamdulillah tamamen kopmamış çok küçük bir parçada olsa kopmadan kalmıştı.Eşim yok, araba yok, tek bir akrabam yok ama Allah razı olsun komşularımız akrabadan iyilerdi hemşire olan üst komşum ve diğer komşularla çocuğu hastaneye yetiştirdik.Ben böyle ciddi olaylarda şoka giriyorum duygusuz ve ruhsuz bir hale bürünüyorum...Hemşire olan arkadaşım çocuğun diline dikiş atılırken iki gözü iki çeşme ağlarken doktordan fırça yiyor daha soğuk kanlı olması gerektiğini söylüyor...Arkadaşım kendi çocuğum gibi herhangi biri değil ki soğuk kanlı olayım diyor ve ben öylece sessizce gözümden akan yaşlarla bekliyorum dışarı çıkmalarını.

Dil kendini en çabuk yenileyen bir organımızmış o zaman öğreniyorum.Doktorlar çabuk iyileşir diyor...Öylede oluyor...
Sadece dili kopmakla kalsak iyi sokakta arkadaşlarıyla oynarken bu seferde parmağı kapıya sıkışıyor parmağının ucu kopuyor...Yapılan müdahalede doktorlar ezilerek koptuğu için parmağa atılan dikişin işe yaramayacağını öğreniyoruz.Çok dualar ediliyor.Tanıyan tanımayan yine ufaklık için dua etmeye başlıyor.Amerikan hastanesinde çok iyi bir mikro cerrahi uzmanı olduğu haberini alıyoruz hemen oraya götürüyor bir işe yaramayacağını bile bile...Bu tür durumlarda ilk saatlerde yapılan müdahaleler önemli biz 2. veya 3. gün mikro cerrahi uzmanına götürmüştük.Doktor kontrol ediyor parmağı diken doktorun işini çok iyi yaptığını büyük ihtimalle parmağın tekrar yerine kaynayacağını söylüyor rahatlıyoruz...
Dualar  hürmetine parmağı da tutuyor....

Başına gelmeyen kalmayınca öleceğini düşünüp kendini de bizi de çok üzmüştür...Ben ölmek istemiyorum, toprağın altına girmek istemiyorum, diye evladınız söyler de içiniz acımaz mı:)



Şuan 15 yaşında çok zeki ve agresif bir delikanlı.Anadolu lisesi 1. sınıf öğrencisi.Agresif hallerine büründüğünde "ergenlik denen bir şey var herhalde" diye bana kafa tutan velet bu sözlerini unutup başka bir zaman "ergenlik diye bir şey yok! siz büyüklerin icat ettiği durumu biz işimize geldiği zamanlarda kullanıyoruz hepsi bu!" diyecek kadar açık sözlüdür:)
Annesinin kopyası olduğu için memnuniyetsizliği çoktur "bütün kötü kromozomlarını almışım" diye isyan moduna sıkça girer:))
Babasının gözbebeği, kıymetlisidir.
Erkek çocukları annecidir derler ya bu bizim evde işlemiyor
Büyük değilde özellikle ufaklık babaya inanılmaz düşkündür.
Helede evdeki kötü polis ben olunca babaya olan bağlılığı dahada artıyor:))




Rabbim evlatlarımızla imtihan eylemesin çok zordur...
Cümlemizin çocuklarına en başta sağlık sonrasında huzur, mutluluk nasip etsin....



8 yorum:

  1. Okurken bile yüreğim güp güp etti, ohh neyseki şu anda sağlıklı, hoş özürlü bile olsaydı anne ve babalar evlatlarına özveriyle bakarlar kıyamazlar...
    Maşallah ne yakışıklı bir delikanlı olmuş ,Allah cümlemizin evlatlarını annelerine bağışlasın anneleride evlatlara...
    sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. elhamdulillah:))

      Dünyanın en kötü evladı bile anne-babalar için dünyanın en iyisidir
      Hele ki sağlık söz konusu olduğunda...

      Güzel duana gönülden amin diyorum Siyahkuğum:)

      selam ve sevgilerimle...

      Sil
  2. Allah bağışlasın evlatlarınızı..Bahtları açık olsun..

    Bu ufaklık dağcı olabilir..:) Macerasever birisi galiba..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amiin...

      Aynen söylediğiniz gibi

      Bir iki haftadır nereden çıktı bilmiyorum "ben dağcılıkla uğraşacağım" diye geziniyor ortalarda:))

      Sil
  3. Okurken benim içim bir tuhaf oldu. Yaşadıklarınızı düşünmek bile çok zor. Allah size gücünü anneliğinizden aldığınız bir metanet bahşetmiş aslında.

    Hepimizin evladı çok kıymetli,onlarını kılına zarar gelsin istemeyiz . Allah sizin evladınızı ve tüm çocukları esirgesin!

    Sevgilerimle!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatta her şey bizler için
      Her zaman Allah daha beterinden korusun, diyorum

      Sevgilerimle:)

      Sil
  4. Bu yakışıklı genç adam zor şeyler yaşamış anlaşılan ve siz de;
    umarım hak ettiği sağlıklı-mutlu ve başarılı güzel bir hayat bekliyordur onu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah:))

      Çok teşekkür ederim güzel dilekleriniz için

      sevgilerimle:)

      Sil